Eğilmez bu yazısında, devletin, Anadolu’nun her yerinden fışkıran eski uygarlıkların tümüne birden sahip çıkamadığını belirterek, “Buralara önce yöre halkı sahip çıkmalı, sonra başkalarından destek beklemelidir. Hattuşa ya da Şapinuva ne kadar çok turist tarafından ziyaret edilirse yöre halkı o kadar refahını artırır.” ifadesini kullanmıştı.

HATTUŞA'DAN BİR MEKTUP

(21 Ağustos 2001 tarihli Radikal’de yayınlanan yazı)

Boğazkale (Hattuşa) Belediye Başkanı İbrahim Bostanlı'dan aldığım mektubu, benimle ilgili bölümünü çıkararak, aşağıda yayımlıyorum:
"Anitta'nın Laneti isimli kitabınızı, bir nefeste okudum. Kitabınızın kaynağını aldığı Hitit medeniyetinin başkenti Hattuşa'nın merkezinde bulunan Boğazkale'nin belediye başkanı olarak, tarifi mümkün olmayan bir heyecan ve mutluluk yaşadım. Her şeyden önce bu duyguları tatmama neden olan kitabınızdan dolayı izninizle sizi kucaklıyor, minnet ve saygılarımı iletiyorum. Tarihin ve tarihin içinde yaşadığı uygarlıkların anlam ve önemini beynine sindirebilmiş tüm insanların hayretle, ibretle, saygıyla, derinliklerinde dolaşırken akıllarının zora düştüğü Hitit uygarlığının öksüzce saklanışını ortadan kaldıran öykünüz, ümit ediyorum ki, maalesef diye hayıflandığımız kültürel kaderimizi değiştirmesi gerekenlere çok önemli bir ileti olacaktır. Ya Boğazkale (Hattuşa)? Sıfatım gereği kendimi tanıtmak için kullandığım 'Ben Boğazkale Belediye Başkanı' cümlesinin sonrasında 'Orası neresi?' sorusuyla karşılaştığımı ve bu soruyu soranların kimler olduğunu Anitta'ya söylemeyi hiç düşünmedim. İyi ki duyamazdı. Yirmi yıllık belde, on dört yıllık ilçe olma özelliğine sahip Boğazkale'nin yerel yönetim binasının iki yıl öncesine kadar oturacak sandalyesinin, telefon santralının, faks cihazının olmadığını, aylık ortalama 1.5 milyar lira ödenek gönderilerek, Anitta'nın Laneti'nin izlerini bu parayla sil denildiğini kimlere iletmedim ki. Ve dahası Ankara - Samsun yolunu Boğazkale'ye bağlayan 23 km.'lik yolun 16 km.'sinin genişletilerek yapılıp, 7 km.'sinin ulaşımı zorlaştıran haliyle bırakıldığını kimlere duyurmadım ki. Muvatalli'nin (Mısır Firavunu Ramses'le) savaşa giderken Hattuşa'yı emanet ettiği Mitannamuva'ya hitaben yazdırdığı 'Surların üzerinde oturulmasın, duvarlarda ateş yakılmasın, kentin künkleri yıkanıp temizlensin, kirlenmeye bırakılmasın' sözlerini içeren tabletin yazıcısı, Mitannamuva'ya okutmadı mı ki surların üzerinde oturuluyor (Hititlere ait Güneş Kursu'nun amblem olarak kullanıldığı yerlerin yetkililerinin Hattuşa'yı hiç görme ihtiyacı duymaması gibi.) Ben inanmıyorum ama o lanet mi tuttu ne? Duvarlarda ateş yakılıyor (anlatılmaması yüzünden, tarihin en önemli uygarlığından geriye kalanların Türk ziyaretçilerce salt taş yığınlarından oluştuğu zannedilerek gezilmesi gibi.) Kentin kanal künkleri yıkanıp temizlenmiyor. (Hattuşa'yı gezmeye gelen konuklarımıza ören yerlerini gezdirirken yardımcı olmasını istediğim Boğazkaleli amatör rehberlerin, bir daha rehberlik yapmalarını istemeyeceğimden korktukları için, her Hitit şehrinin bir yerel yöneticisinin olduğunu ve bundan dört bin yıl önce kanalizasyon ve su problemini çözdüklerini gözlerimin içine baka baka söyleyemedikleri gibi.) Her taraf kirlenmeye bırakılıyor (özellikle turizm sezonunda, mevcut imkânlarla, belediyemizin çok geniş bir alana sahip ören yerlerinde temizlik işlerini yürütmekte zorlandığı için ilgili bakanlıktan ören yerleri gelirlerinin bir bölümünü talep etmemize rağmen olmaz denilmesi gibi.) Ben yine de inanmıyorum, fakat
o lanet mi tuttu ne? Anitta'nın Laneti'ni bir daha bir daha okuyacağım, ancak o lanete inanmamaya devam edeceğim. Çünkü ben kral değilim."

*
3 bin 500 yıl önce Hattuşa'yı tertemiz tutmak için yönetmelikler yazmış bir Hitit uygarlığı ve 3 bin 500 yıl sonra bu yönetmeliği maddi yetersizliklerle uygulayamadığını haykıran belediye başkanının acıklı mektubu.
Devlet, Anadolu'nun her yerinden fışkıran
eski uygarlıkların tümüne sahip çıkamaz.
Hattuşa'ya sahip çıksa Çorum Ortaköy'de
çıkarılan Şapinuva kentine sahip çıkamaz.
Böylesine büyük olanakları yok devletin.
Buralara önce yöre halkı sahip çıkmalı, sonra başkalarından destek beklemelidir. Hattuşa ya da Şapinuva ne kadar çok turist tarafından ziyaret edilirse yöre halkı o kadar refahını artırır. Öncelikle bütün Çorumluları, Boğazkalelileri ve Ortaköylüleri Hattuşa ve Şapinuva'yı ziyarete davet ediyorum. Buralara gidin. Yardımınız olup olmayacağını sorun. Bugün vereceğiniz destek yarın dolar, mark olarak kat kat fazlasıyla size dönecek. Hazinenize sahip çıkın. Sonra da özel kesim kuruluşlarımızı bu eşsiz tarihe sahip çıkmaya davet ediyorum. Çok küçük katkılarla hem reklamınızı yapmanız hem de ülke turizmine katkıda bulunmanız mümkün. Hattuşa ve Şapinuva'ya ya da başka bir antik kente katkı yapın. Kazıları destekleyin. Maddi destek yanında manevi destek de önemli. Oralara gidin ve ilgiyi bu kentlerin üzerine çekin. Hattuşa, Şapinuva ve diğer antik kentler bu toprakların yalnızca geçmişi değil, aynı zamanda geleceği de. Dövizimiz bitiyor diye ağlayacağımıza daha çok döviz kazanmak için Hattuşa'ya, Şapinuva'ya ve diğer antik kentlere sahip çıkmamız gerekli.

Editör: TE Bilisim