Turgut Özal İş Merkezi’nde düzenlenen söyleşiye konuşmacı olarak Yazar Hamide Rencüs Yiğit, Av.Burçin Solmaz Polat ve Psikolog Didem Azapcı katıldı.

Şiddetin sadece darp olmadığını fizikselin dışındaki baskı, hakaret gibi konuların da şiddet içerisinde yer aldığını belirten Av.Burçin Solmaz Polat, şiddetle karşılaşıldığında ilk olarak polisin aranması gerektiğini ifade etti. Fiziksel şiddetin tespiti amaçlı hastaneden rapor alınması gerektiğini de anlatan Polat, ifadenin iyi okunmasını ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığına başvurulması durumunda dilekçenin de hazır olması gerektiğini belirtti.

Çorum’da bir adet sığında evi bulunduğunu ancak her 100 bin nüfusa karşılık 1 sığınma evi açılması gerektiğini bu konuda belediyenin yetersiz kaldığını anlatan Av.Burçin Solmaz Polat, avukat ihtiyacında maddi durumun yeterli olmaması halinde Barodan avukat istenebildiğini ayrıca mahkeme harçlarının da bu şekilde karşılanabildiğini vurguladı.

Psikolog Didem Azapçı’nın Ailenin korunması ve kadına yönelik şiddet kanunu hakkında bilgi verdiği söyleşide Yazar Hamide Rencüs Yiğit de kadına yönelik şiddetin toplumdaki yeri konulu bir konuşma yaptı.

Kadına yönelik şiddetin bulunmadığı bir toplum bulunmadığını söyleyen Yiğit, şiddetin doğu toplumlarında ise daha fazla olduğunu söyledi.

AK Parti iktidarı zamanında kadına yönelik şiddette artış gözlemlendiğini anlatan Hamide Rencüs Yiğit, 2011’e kadarki dönemde neoliberal bir çizgi izleyen AK Parti iktidarının kadın hakları konusunda çalışmalar yaptığını ancak 2011’den sonra yüzünü doğuya dönen AK Parti iktidarının kadını ikinci plana atan bir yol izlemeye başladığını vurguladı. Orta Doğunun karışması için iki unsur gerektiğini bunlardan birisinin İsrail’in güvenliği, ikincisinin ise mezhep kavgası olduğunu dile getiren Yiğit, Türkiye’nin resmi dininin İslam ve mezhebinin Hanefilik iken Vahabi anlayışına göre evrildiğinin görüldüğünü söyledi.

Yiğit, bir toplumun anlayışının değiştirilmesi için ilk olarak eğitiminin hedef alınması gerektiğini 4+4+4 sistemi ile birlikte 6 yaşında okula başlayan bir kızın 9 yaşında ilkokulu bitirdiğini, vahabi anlayışın mükellefiyet yaşı olarak kabul edilen 9 yaşından sonra bazı ailelerin kız çocuklarını okutmak istemediğini, küçük yaşta evlenenlerin sayısının arttığını ve çocuk işçi sayısının da buna göre yükseliş gösterdiğini vurguladı.

Toplumda mini etek ve şort giyenlere karşı aldıran bir kitle bulunduğunu anlatan Yiğit, bölgede bir ihvan yönetimi oluşturulmak istendiğini, Suriye’de uygulanmak istenen bu yönetime karşı ilk direnişi de kadınların göstererek bu direnişin devam edeceğini göstermek adına saçlarını kestiklerini dile getirdi. (Erkan BAYATLI)

Editör: TE Bilisim