Son dönemde yaşanan felaketlere değinirken bu vatan uğruna canlarını veren tüm şehitlere minnet duygularını ve rahmet dileklerini ifade eden Yolyapar, Elazığ ve Malatya’da yaşanan depremlerin ciddi can kayıplarına yolaçtığını, Manisa’da ise artçı sarsıntıların hâlâ devam ettiğini hatırlatarak şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bu şiddette depremler Japonya’da her gün oluyor ve can kaybına yol açmıyor. Dünyanın başka bölgelerinde de tahribat ülkemizdeki kadar olmuyor. Bizde ne yazık ki, yapılar depreme dayanıksız, hatta istismarlar nedeniyle kamu yapıları daha da çürük. 1999 büyük depreminden sonra yapılan binalar daha dayanıklı ise de, öncesinde yapılmış binaların çoğu ölüm tuzağı gibi.”

“Çorum’un merkezi 2. derece deprem kuşağında diye biliniyor. Ama kentin hemen yakınından Kuzey Anadolu Fay Hattı geçiyor. Dolayısıyla, Çorum da deprem riskinin ciddi olduğu yerlerden biri. Kentsel dönüşümle eski yapıların yenilenmesine veya gereken güçlendirmelerin yapılmasına ihtiyaç var.”

“Deprem öncesi alınması gereken önlemler yanında, deprem sırasında ve sonrasında yapılacaklar itibariyle de kapsamlı bir eğitim seferberliği başlatılması gerekir. Toplanma alanları gibi daha pek çok tedbiri önceden almak zorundayız. Ülkemizin deprem kuşağında olduğu gerçeğini aklımızdan çıkardığımız anda, büyük felaketlerle, acılarla karşılaşmamız kaçınılmaz olur.”

Meltem Çınar’ın sorusu üzerine, “atalık tohum” konusuna da değinen Mehmet Yolyapar, “Tohumluk yönünden dışa bağımlı hale gelmemiz yanında, pek çok tarım ürününü de ithal eder hale geldik. Tarım politikalarımızı bütünüyle masaya yatırıp, adeta devrim gibi reformlar yapmamız gerekir.” dedi.

Çorum’daki soğan üreticilerinin büyük sıkıntı içinde olduklarını da hatırlatan Yolyapar, “Soğan ve patates fiyatları yükseliyor diye ihracat yasağı getirilince, çiftçinin ürünü elinde kaldı. Şu kısa sürede depolardaki soğanın elden çıkarılması mümkün olmazsa, hepsi derelere dökülecek. Yazıktır, günahtır. Radikal tedbirlerle ve gerçekçi üretim planlaması ile çiftçimize sahip çıkmalıyız.” ifadesini kullandı.

Meltem Çınar’ın 10 Ocak’ta Çalışan Gazeteciler Günü’nün kutlandığını hatırlatması üzerine Yolyapar, basın emekçilerinin çok zor maddi şartlar altında çalıştıklarını, basın kuruluşlarının isteseler de, çalışanlarına hak ettikleri ücretleri verme olanağından yoksun bulunduklarını anlatarak, “Yerel basın can çekişiyor. Bir yandan da çok büyük adaletsizlikler var. Yerel basın konusunda da devrim gibi bir reforma ihtiyaç olduğu görüşündeyim.” değerlendirmesini yaptı.

Meltem Danışman Çınar, Ocak ayı içinde gazeteci-yazar Mahmut Tunaboylu’nun anıldığını hatırlattı. Yolyapar ise yıllarca birlikte çalıştıkları Tunaboylu’nun çok iyi bir yazar olduğunu ve eserleriyle yıllar boyu yaşayacağını belirterek, “Mahmut gibi, kardeşim Mustafa Yolyapar’ı da 48 yaşında kaybettik. Her ikisi de nitelikli gazetecilerdi. Çorum basını onların boşluğunu hissediyor” şeklinde konuştu.

Mehmet Yolyapar, Onkoloji Merkezi ile ilgili gelişmeleri memnuniyetle izlediğini, Çorum’u aynı zamanda bölgenin sağlık merkezi olarak görmek istediklerini belirtirken, Uğur Mumcu’nun katledilişinin 27. yıldönümü ile ilgili soru üzerine de, “Uğur Mumcu, irticai faaliyetlerin hangi dış odaklar tarafından yönlendirildiğini biliyordu ve bugünleri daha o zamanlar görmüştü. Zaten o yüzden de yok edildi ve 15 Temmuz darbe girişimi, O’nun haklılığını kanıtladı.” ifadesini kullandı.

CHP’de devam eden kongre süreci ile ilgili değerlendirmesinde, ilkesel olarak görüşlerini açıkladığını, ancak taraf olmamaya özen gösterdiğini kaydeden Yolyapar, “Bu ülkenin demokratları, birlik olarak demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, sosyal adaleti, barış ve özgürlüğü, insan haklarına saygıyı tesis edebilirler. Bunun için bana göre ölçü, Atatürk’le ve cumhuriyet değerleriyle kavgalı olmayan herkesin kucaklanmasıdır.” görüşünü dile getirdi.

(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim