Buğday üretimi ile ilgili detaylı bir açıklama yapan Gül, Türkiye’de çeşit sayısındaki fazlalığa karşın; buğday verim ve üretiminde belirgin artışlar sağlanamadığını söyledi. Gül, Ekim alanlarının tarla alanları üst sınırına ulaşması ve üretimin kurak koşullarda yapılması; verimi ve dolayısıyla üretim düşürmektedir. Öte yandan bu dönemde tahıllarda verimlilik ve maliyet sorunlarını çözmek için ciddi bir çaba gösterilmediği öne sürülebilir” dedi.

Türkiye’nin birçok ürünün yetiştirilmesine imkan veren iklim ve ekolojik özellikleri nedeniyle tarımsal üretim açısından avantajlı bir ülke olduğunu, toplam istihdamın %24,6’sının tarım sektöründe yer aldığını kaydeden Gül, açıklamasında şu bilgileri verdi:

“Türkiye’de hububat ekim alanlarındaki en belirgin artış 1951-60 döneminde olmuştur. Bu artış Marshall Planı çerçevesinde tarımda yaşanan hızlı traktörleşmeye bağlı olarak mera alanlarının sürülmesiyle sağlanmıştır. Hububat üretiminde 1950’li yıllardaki artışlar ekim alanlarındaki genişlemeden, 1970’lerden sonraki artışlar ise verimdeki yükselmeden kaynaklanmıştır.

Buğday ekim alanları ve üretimindeki ilk önemli artış 1936-40 döneminde Buğday Koruma Kanunu nedeniyle olmuştur. Ekim alanındaki artışların yeniden hızlanması 1950’lerden sonra başlamış; 1951-55 döneminde 6, 1961-65`te 7,8, 1976-80`de 9,3 milyon hektara ulaşmıştır.

1946-60 döneminde görülen artışlarda 1949`dan sonra traktör sayısının hızla artması etkili olmuştur. Ekim alanları 1991-95 döneminde 9,6 milyon hektara ulaşmış; ancak bu dönemden sonra gerilemeye başlayarak 2006-2010 döneminde 8,1 milyon hektara düşmüştür.

1986-90 döneminde 18,9 milyon ton olan üretim, 2005-2010 dönemi ortalaması olarak yıllık 19 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Başka bir ifadeyle buğday üretimi 30 yıldır yerinde saymaktadır. Türkiye’de çeşit sayısındaki fazlalığa karşın; buğday verim ve üretiminde belirgin artışlar sağlanamamaktadır. Ekim alanlarının tarla alanları üst sınırına ulaşması ve üretimin kurak koşullarda yapılması; verimi ve dolayısıyla üretim düşürmektedir. Öte yandan bu dönemde tahıllarda verimlilik ve maliyet sorunlarını çözmek için ciddi bir çaba gösterilmediği öne sürülebilir.

Ülkemiz dünyanın önde gelen un ihracatçılarından biridir. Bu nedenle iç tüketimin yanı sıra, sektördeki en önemli hububat talebi un fabrikalarından gelmektedir. Ayrıca yem sanayi ve ihracata konu olan beyaz et sektörünün de hububat talebi olmaktadır.

Türkiye yüzölçümünün %30`u (23,8 milyon hektar) tarım yapılabilir özelliktedir. Tarım alanlarının nadas alanları hariç %65,5`i (15,6 milyon hektar) tarla bitkilerine ayrılmıştır. Bu alanın da yaklaşık %74`ünde (11,5 milyon hektar) hububat ekilmektedir. Hububat ekim alanı içerisinde %67,2`lik pay ile ilk sırada buğday, %23,7`lik payla ikinci sırada arpa ve %5,7`lik payla mısır üçüncü sırada yer almaktadır. Bu ürünleri sırasıyla çavdar, çeltik, yulaf ve tritikale izlemektedir.

Buğday üretimi, ülkemizin her bölgesinde yapılmaktadır. Bu nedenle buğday, tarla bitkileri içerisinde ekiliş alanı ve üretim miktarı bakımından ilk sırayı almaktadır. Son 20 yılda buğday ekim alanları 7,5- 9,8 milyon hektar arasında; üretimi ise 17,2 – 22,05 milyon ton arasında değişmiştir. Ülkemizde artan nüfusla birlikte buğday talebi de artmaktadır. Ekmek, bulgur, makarna, irmik, bisküvi, nişasta ve buğdaya dayalı diğer unlu mamuller tüketimi dikkate alındığında buğday tüketimimiz 18-18,5 milyon ton düzeyindedir.

Son 10 yılın buğday ekim alanları 7,5–8,5 milyon hektar arasında, üretim miktarı ise 17,2–22,6 milyon ton arasında değişmektedir. 2016 yılı buğday üretimimiz ise 20,6 milyon ton olarak gerçekleşmiştir.

2015 yılında buğday ekilişi 7.866.887 ha, üretim 22.6 milyon ton verim ise, 2.872 kg/ha iken 2016 yılında buğday ekilişi 7.671.945 ha, üretim 20.6 milyon ton verim ise, 2.710kg/ha olarak gerçekleşmiştir.

Türkiye`nin buğday verimi yıllar itibariyle yükselme kaydetmiş olmasına rağmen ortalama dünya veriminin altındadır. Yüksek kaliteli tohum kullanımı, buğday verimliliğindeki en önemli faktörlerden biridir. Buğday üretimi için ayrılan ortalama 8,1 milyon hektar alan dikkate alındığında, hektar başına 200 kg tohum kullanımına dayanarak yıllık tohum talebi 1,6 milyon tondur. Buğday, kendi kendine döllenen bir bitki olması ve ekilen tohumlukların 3 yılda bir sertifikalı tohumluklarla yenilenmesi nedeniyle ülkemizde her yıl yaklaşık 540 bin ton buğday tohumluğu kullanılması gerekmektedir. Ülkemizde üretilen sertifikalı tohumluk miktarı 2006 yılında 212 bin ton iken 2014 yılında 404 bin ton, 2015yılında 484 bin ton olarak gerçekleşmiştir.

Ülkemizde her bölgede yetiştirilebilen buğday özellikle İç Anadolu Bölgesi`nde yaygın olarak üretilmektedir. 2016 yılı ekmeklik buğday üretiminde %33,5`lik pay ile ilk sırada ç Anadolu Bölgesi yer almaktadır. Bunu %17,3 ile Marmara Bölgesi ve %14,3 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi izlemektedir. Üretimde en az pay Doğu Anadolu ve Ege Bölgelerine aittir. Makarnalık buğday üretiminde ise ilk sırayı %38,7 ile İç Anadolu Bölgesi, %35,8 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi ikinci sırayı ve %12,9 ile üçüncü sırayı Ege Bölgesi almaktadır.”

(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim