Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülçin Alp Avcı ve ekibi, meyve atıklarından izole edilen bakterilerden, su tutma kapasitesi yüksek, mekanik olarak kuvvetli, biyolojik olarak parçalanabilen selülozu elde etmeyi başardılar.

Selülozun çok geniş bir kullanım ağına sahip olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Gülçin Alp Avcı, ülke ekonomisinde de selülozun çok önemli bir yere sahip olduğunu söyledi.

Son zamanlarda bir çok sektörde olduğu gibi kağıt endüstrisinde de fiyat artışı yaşandığına işaret eden Doç. Dr. Avcı, gıda, tarım, hayvancılık ve kozmetik gibi pek çok sektördeki ürünlerin içerisinde yada ambalajlarında selüloz kullanımın yoğunluğuna dikkat çekti. Endüstri ve ilaç sanayinde de selüloza çok fazla rastlandığını belirten Doç. Dr. Avcı, selülozun en çok kağıt sanayinde kullanıldığını hatırlattı.

Artan maliyetler nedeniyle selülozu elde etme arayışlarının farklı yönlere kaydığını anlatan Öğretim Üyesi Avcı, “Selüloz üretimi uzun yıllardır gerçekleştiriliyor. Selüloz en fazla odun ya da bitkilerde bulunan materyallerden bir tanesidir. Selüloz eldesi açısından, odun da yüzde 40 ila 60 oranın da verim elde edilmekte iken bitkilerden selüloz elde etmek oldukça enerji isteyen, çok adımlı bir yöntem ve maliyet gerektiriyor. Biz mikroorganizmalarla çalışıyoruz. Biliyoruz ki hayatımızın her döneminde her anında mikroorganizmalar var. Mikroorganizmalardan yola çıkarak neden selülozu onlardan üretmiyoruz dedik ve en kalitelisini bulma arayışına çıktık” ifadelerini kullandı.

“Ülkemizin verimli toprakları selüloz üreten bakteriler açısından avantaj sağlıyor”

Bakteriyel selüloz üretimi fikrinin yeni bir fikir olmadığını, 1950'li yıllarda araştırmacılar tarafından bu alanda çalışma başlatıldığını anlatan Avcı, “Önemli olan verimi en yüksek olan mikroorganizmalar keşfedebilmek. Mikroorganizmalar doğada her yerde bulunuyor. Özellikle selüloz üreten bakteriler bizim için çok değerliler. Ülkemiz barındırdığı verimli topraklar nedeniyle bu yönden de avantaj sağlıyor. Özellikle çürümüş ya da atık olarak adlandırdığımız meyveler veya şeker pancarı atığı olarak bildiğimiz melas bu bakteriler için çok güzel bir yaşam alanı. Buralardan elde ettiğimiz mikroorganizmaların selüloz üretimlerini araştırıyoruz. Şuanda bulduğumuz güzel bakteriler var. Ciddi anlamda selüloz üretebiliyorlar. Amacımız bu mikroorganizmaların selüloz üretimini artırabilmek. Arttırmak içinde farklı karbon kaynaklarını kullanıyoruz. Farklı karbon kaynaklarını kullanarak bunları kompleks haline getirerek de ürettiğimiz selüloz miktarını arttırmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

"Milli ve yerli üretim vurgusunu yapıldığı bugünlerde üreticilerimizde bakteriyel selülozun pazarda yer alması için atılımlarda bulunabilir"

Selüloz üretiminde neden mikroorganizmaları kullandıklarını, bunun farkı ve avantajları hakkında da açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Avcı, “Bir kere mikroorganizmalardan kısa yoldan daha kolay selülozu üretebiliyoruz. Bakteriyel selülozun avantajları da var. Bir kere düzgün lif yapısına sahip. Su tutma kapasitesi oldukça yüksek. Mekanik olarak kuvvetli, biyolojik olarak parçalanabiliyor. Kısa sürede üretebiliyoruz ve bakteriyel selülozu işlemek için gerekli olan basamaklar çok daha kısa. Bu da maliyeti azaltmakta çok büyük avantajlar sağlıyor. Kullanım alanı oldukça geniş olduğu için aslında üreticilerin bu alana kaymaları da bizim için çok önemli. Ülkemizde milli ve yerli üretim vurgusunu yapıldığı bugünlerde üreticilerimizde bakteriyel selülozun pazarda yer alması için atılımlarda bulunabilir. Bunun için üniversiteler ve araştırma merkezleriyle işbirilği yaparak bakteriyel selülozu hayata geçirebilirler. Bakterilerden elde ettiğimiz selülozu iki formda kullanabiliyoruz. Birincisi statik olarak elde ediyoruz. Düz bir şekilde A4 kağıdı gibi elde edebiliyoruz. Üzerine yazılar yazabiliyoruz, gıda boyaları ile renklendirebiliyoruz. Diğeri ise mekanik olarak, pamuk gibi üretebiliyoruz. Bu ham madde de yine kağıt ve ilaç sanayinde kullanılabileceğini düşünüyorum. Kullanım amacına göre de her sektör bundan çok güzel fayda sağlayabilir” şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim