Prof. Çağlar, “26 Ağustos 1922’de başlayıp 30 Ağustos’ta büyük bir zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz, en zor şartlarda milletimizin yeniden dirilişinin, yeniden ayağa kalkışının, yeniden geleceğine sahip çıkışının bir destanı hâline gelmiştir.” dedi.

ZAFERLER HAFTASI

Ağustos ayı Türk milletinin zaferler ayıdır. Tarihimizin en kritik zaferlerini bu ay içinde elde etmiş olmamız belki de Yüce Allah’ın bu ayı Türk milletine hediye ettiğinin bir işaretidir. Ecdadımız Osmanlı’nın doğu sınırlarını güvence altına aldığı Otlukbeli, isyanlara son veren Çaldıran, Ortadoğu’nun Türk hâkimiyetine geçtiği ve Anadolu’da Türk birliğinin sağlandığı Mercidabık, Orta Avrupa’da Türk hâkimiyetinin kurulduğu Mohaç zaferleri, Türk milletinin Ağustos ayı içinde elde ettiği ve tarihin akışına yön verdiği zaferlerden bazılarıdır.

26 Ağustos 1071 tarihi ise bizlere ebedi yurdumuz Anadolu’nun kapılarını açan büyük ve kutlu bir zafer olmuştur. Yakın Türk tarihinin belki de en anlamlı ve en önemli zaferi ise 26 Ağustos günü başlayıp 30 Ağustos 1922 tarihinde Dumlupınar’da, Mustafa Kemal Atatürk komutasında zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’dir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1071’de kazandığımız Malazgirt Zaferi’nden bugüne kadar geçen süreçte Anadolu’da kurulan devletlerin ve verilen mücadelelerin zaferle taçlanması sonucu coğrafyamızı vatan haline getirdiğimizin ispatıdır.

26 Ağustos 1922’de başlayıp 30 Ağustos’ta büyük bir zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz, en zor şartlarda milletimizin yeniden dirilişinin, yeniden ayağa kalkışının, yeniden geleceğine sahip çıkışının bir destanı hâline gelmiştir.

30 Ağustos; 26 Ağustos 1071’de Malazgirt’le başlayan Türk hâkimiyetinin bir kez daha perçinlendiği ve Anadolu’nun kadim ve ebedi Türk yurdu olduğunun tescil edildiği gündür.

Bugün ise milletimizin içine nifak tohumları saçmak isteyenler, topraklarımızda gözleri olanlar, yıllardır planlı bir şekilde esaret altına aldıkları fikirleri ve vicdanları da kullanarak dört bir koldan devletimize ve milletimize karşı bir saldırı daha başlatmış durumdadır. Asırlardan beri Türk milletine kefen biçmeyi gaye edinenler, 15 Temmuz 2016 günü içimizdeki bazı işbirlikçilerle büyük bir taarruza girişmişlerdir. Bundan önce olduğu gibi bu son saldırıda da Türk milleti göğsünü siper etmiş, kanı ve canı pahasına değerlerine sahip çıkmıştır.

Bir kez daha hatırlatmak istiyorum ki; bu devlet bizim yegâne varlığımız, kazanımlarımız en kıymetli hazinemizdir. Atalarımızdan emanet aldığımız bu devleti dostluk, kardeşlik ve barış içinde mutlu, müreffeh, aydınlık yarınlara taşımak hepimizin görevi; onu ne pahasına olursa olsun korumak ise, dini, dili ve etnik kökeni ne olursa olsun bu topraklarda yaşama ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma ayrıcalığına erişmiş herkesin boynunun borcudur.

Cumhuriyetin kazanımlarını özümsemiş, demokrasinin faziletine ermiş ve “Ya istiklâl ya ölüm” parolasıyla yola çıkmış Türk milletini bölmeye, yok etmeye, esaret ve vesayet altına almaya kimsenin gücünün yetmeyeceğine yürekten inanıyorum.

Bu vesilesiyle, Sultan Alparslan ve Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, canları ve kanlarıyla vatan topraklarını bizlere emanet bırakan aziz şehitlerimizi, bu uğurda her türlü maddî ve manevî fedakârlığı göstermiş olan gazilerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle yâd ediyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğilerek kahraman Silahlı Kuvvetlerimizin tüm mensuplarının ve yüce Türk milletinin Zafer Haftası’nı tebrik ediyorum.

NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!

Editör: TE Bilisim