Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi, Felsefeci Prof.Dr. Mevlüt Uyanık, arşivinde, 15 Mart 2005 tarihinde düzenlenen Abdullah Ercan’a Saygı Paneli’nde yaptığı konuşmanın metni eline geçince, bu yazıyı merhumun yazarı olduğıu ÇORUM HABER’le de paylaştı. Prof.Uyanık, merhum Abdullah Ercan hakkında bir lisans tezi de hazırlamıştı.)

ABDULLAH ERCAN’A SAYGI

SUNUŞ

Kıymetli misafirler, bugün benim mesleğim açısından çok önemli bir gün; çünkü “varoluşun -hem dış dünyanın ve hem de insanın iç dünyasının- gizini düşünerek çözme uğraşı” olan felsefenin salt teorik olmadığını; bu uğraşı hayatın gayesi haline getirmiş sayın Abdullah Ercan şahsında pratikleştiğini gördüm.

Hikemi bilgiye/tılsımlı taşa ulaşmanın yolunu bulmuş, fildişi kulelerinde yaşayan toplumdan ve sorunlarından uzak felsefecilerin tersine, bunu yıllar boyunca çevresindeki insanlara anlatmış bu bilge insana bütün felsefeciler adına şükranlarımı sunuyorum. Tabii onun değerini yaşarken bilen ve bu paneli düzenleyen Çekva yetkililerine de teşekkürü bir borç biliyorum.

Sayın Abdullah Ercan’a saygı konulu paneli önemsiyorum; çünkü felsefeci denilince, insanların akıllarına, meraklı ama hayatın somut gerçekleriyle ilgisi olmayan fikir ve ideallerin peşinden giden, çözümsüz sorulara anlaşılmaz ve sürekli olarak birbiri ile çelişen cevaplar veren, fildişi kulede oturan bir kişi imgesi geliyor; dolayısıyla felsefe ile uğraşmak toplumsal bir intihara özdeş görülüyor. Bunun sonucunda “Bilgelik sevgisi” olarak genel tarifi verilen felsefe, günümüzde; boş ve lüzumsuz bir uğraş olarak algılanıyor. Bu herkesin malumu.

İşin doğrusu, doktoramı bitirip de memleketim olan Çorum’da görev yapma ihtimalim belirince, büyük merkezlerde bile böyle algılanan bir bilim dalını, orta Anadolu’nun bu şirin şehrinde nasıl işlevsel hale getirecektim ve özellikle İlahiyat fakültesinde felsefi bilgiyi ve önemini nasıl anlatacaktım; bu benim için önemli bir sorundu. Fakat bir de baktım ki, yerel basında düzenli felsefe yazıları yayımlanıyor, hemen sahaf Mustafa Beye bu satırların yazarıyla tanışmak istediğimi söyledim, sağolsun onun vesilesiyle Ercan hocamla tanıştık ve gördüm ki, kaygılanacak bir şey yok; Çorum halkı, hocam ve diğer felsefe dostları tarafından bilişsel hazırbulunuşluğunun doyum noktasına ulaşmış. Hocamın felsefi yazılarından bir kısmını merkeze alarak bir lisans tezi yaptırdım. Farabi’nin Siyaset Felsefesinden, Yeni Olguculuk, Enerjetizm, Kant ve Bilgi Teorisi, Bergsonculuğa kadar birbirinden çok farklı felsefi kavram ve ekollere dair görüşlerini irdeledik. (Bayram Tamtürk; Felsefi Bilginin Popülerleştirilmesi: Abdullah Ercan Örneği, Çorum 2003)

Ercan hocam, siyaset ve edebiyat alanındaki Çorum’dan Türkiye’nin birikimine katkıda bulunmanın yanısıra, Yunanca Philosophia kelimesinin Arapça’ya aktarılmış şekli olan “sevgi” (philo) ve “bilgelik” (Sophia) kelimelerin birleşiminin somutlaşmış hali. Bu etkinlikde, bilgiyi ve bilgeliği sevmenin, benimsemenin ürünü. Bu nedenle takdire değer.

TERİM ANLAMI

Felsefe, varlık, bilgi ve değer alanlarıyla ilgili sorunları, akılcı ve eleştirel bir tarzda değerlendirmektir. Bu sayede maddi evreni anlamlandırmak ve buradaki kendi varoluşunu, kim ve ne olduğunu açıklamaya çalışmaktır. Bu çabayı evrensel bir açıklama haline getiren nokta, evreni bir bütün olarak incelemeye çalışması ve bunu da fikri bir sistematiklik çerçevesinde yapmaya çalışmasıdır.

Bunun için olsa gerek ki, Felsefe hiç kesintiye uğramayan bir bilgi dalı, bir İnsan etkinliği olarak görülmekte ve “düşünceler serüveni” olarak tanımlanmaktadır. Bu sonu olmayan uzun ve ince bir yoldur; sorularla başlar. Felsefeci anlamlı soruları açık bir biçimde ortaya koymaya çalışır ve bunlara verilen cevapları sorgular; ama en önemlisi soru sormaktır. Zira soru sormak, kişinin önce kendi temel inanç ve varsayımlarını belirlemeye başlaması, dolayısıyla da kendine sunulan hazır çözüm önerilerini eleştirerek, farklı alternatifleri araması demektir. Bu arayış sürekli olacağı için “Felsefe, yolda olmaktır” demiş, Jaspers.

ABDULLAH ERCAN HOCAM VE FELSEFE

Bu nedenle felsefi bilgiyi elde etmede İnsan aklı en üst düzeyde etkin ve işlevseldir.

Felsefe, salt bilmek olmakla kalmayıp, aynı zamanda bir yaşama biçimidir. Sokrates’in dediği gibi, sorgulanmayan bir hayatın anlamı olmadığını bilmek ve ona göre bilgi-eylem bütünlüğünü sağlamaktır. Düşünme konusu yapılan her şeye, her varolana bir anlam verme, onu derinliğine kavrama, anlamlandırma çabasıdır. Dolayısıyla felsefe, yanlışa evet demekten ve önemsiz olandan kaçınmaktır. Bunu yapmak ise, planlı, ciddi, dakik ve iyi düşünmeye çağrıdır, sayın hocamın şahsında bunların somutlaştığını hepimiz görüyoruz. Bu zihin diriliğini felsefi düşüncenin sağladığını düşünüyorum.

Bu nedenle, Ercan hocamın “Felsefi Düşünmeye Çağrı”sına katılmayı öneriyorum. Böylece mevcut zihin örgümüzü alternatiflerle rahatlatmaya, mümkünse çözmeye, dolayısıyla da, yolumuzu daha geniş bir bakış açısıyla görebiliriz. Bunu talep ederken; felsefi düşünmenin, kişinin kendini, evreni sürekli sorgulamasının bir takım zorlukları ve riskleri olduğunu da belirtmek gerek. Felsefenin dinginliğini ve coşkusunu ise paylaşmak için buna değer.

Bilgelik/hikmet peşinde olmak da bu aslında. Çünkü felsefi düşünceyle, kişi gerek kendisinin gerekse evrenin, kısacası tüm varoluşa ilişkin çeşitli yaşantıları ve farkındalıkların farkına varabilir. Onlardan kendisi açısından önemli ve öncel olanın ne olduğuna karar vererek, özgün ve özel bir anlam örüntüsü oluşturabilir; tıpkı hocamın yaptığı gibi.

SONUÇ

Bayram Tamtürk kardeşimizle beraber hazırladığımız tezin sonuç kısmıyla sözlerime son vermek istiyorum:

“ O, bir felsefe dostu; bir bilge insan. Batı düşüncesinin kökleri olarak tanımlanan felsefe sistemlerini ve filozoflarını ele alıp tarihsel süreç içinde değerlendirerek günümüzdeki izdüşümlerine işaret etmiştir. Bunun yanısıra bizim düşünce dünyamızın oluşumunda etkin rol oynayan ve bünyemizden doğan felsefi geleneğimizin kurucularını ve etkilerini inceleyen yerli bir felsefeci.”

Kısacası yıllar süren felsefi yolculuğunun gereği olarak “yolda olma”nın ne demek olduğunu bizatihi bizlere gösteren ve bu anlamda bizlere “örnek” olan bir güzel insan. Teşekkürler hocam, Çorum’a ve Türkiye’ye katkılarınız için.

15 Mart 2005

Editör: TE Bilisim