Yokken daha çok anlaşılıyor annelerin, babaların değeri…
Yaşın, başın, konumun ne olursa olsun; daha çok özleniyor, daha çok aranıyorlar…
Özel günlerde, daha bir duygusal, daha bir anacıl, daha bir babacıl oluyor insan.
İster istemez “keşkeler” giriyor devreye.
Şöyle yapsaydım (ya da yapmasaydım), şöyle sarılsaydım, şöyle koklasaydım, şöyle dualarını alsaydım… deyip, yutkunuyorsunuz.
* * *
Dün anneler günüydü ya; sosyal medyayı taradım gün boyu.
Öyle orantısız zekâların, öyle paylaşımlarını gördüm, izledim ki; bedenimin zangır zangır titremesini engelleyemedim.
Ağlamamak için direndim durdum.
Bir hal oldum yutkunmaktan.
… …
Bir paylaşımcı demiş ki;
“Gitsem şimdi eve… Çalsam kapıyı… Annem açsa… ‘Kim geldi Hanım?’ diyen de babam olsa…”
* * *
Bir başka paylaşımcı, annesini savaşta kaybeden bir çocuğun, yetimhanede çizdiği resmin içine, ayakkabılarını çıkarıp, cenin pozunda, büzüşüp kıvrıldığı (ekli) resmi yayımlamış.
* * *
Dostluğundan her zaman onur duyduğum Karamanlı Halk Ozanı Nevzat Dağlı kardeşim, anneler ve hunharca öldürülen evlatlarıyla ilgili (sadece iki kıtasına yer verebildiğim) uzunca bir şiir yazmış.
“…Yavruları öldürülmesin, analar ağlamasın,
Evlatları vuranlar, anneleri düşünsün;
Torunlar kucaklasın, karalar bağlamasın,
Umutları kıranlar, anneleri düşünsün.

Berkin Elvan çocuktu, dünyaya doyamadı,
Elindeki ekmeği atmaya kıyamadı.
Ali İsmail Korkmaz, kendini vuranları sayamadı,
Tuzakları kuranlar, anneleri düşünsün…”
Demiş…
* * *
Ve daha buraya aktaramadığım nice nice duygu yüklü paylaşımlar paylaşılmış sanal ortamda.
En son izlediğim paylaşımın altına, “Yeter gari… ağlayacağım…” deyip, kapattım ekranı.
Ağladım…
Annemin, babamın fotoğraflarını sevip, okşadım.
… …
Size bir şey söyleyeyim mi; sadece kendilerinin hayatta olması değil, mezarlarının yakınınızda olması bile bir nimet.
Bugün annemin, babamın, mezarlarının başında olmak isterdim.
Dertleşesim vardı onlarla.
… …
Tüm annelerin, anne adaylarının anneler gününü kutluyor, önlerinde saygıyla eğiliyorum.