İnsanoğlu toplumsal bir varlıktır. Toplumdan uzak tek başına yaşaması mümkün değildir. Dertlerini, tasalarını, neşe ve sevinçlerini paylaşacak gerçek dostlara ihtiyacı vardır. Bırakın insanları, hayvanlar bile toplu olarak yaşarlar. Anasını kaybeden bir yavru meleyerek ve koklayarak anasını bulur ve devamlı beraber bulunduğu arkadaşlarından ayrı kalmak istemezler.

Sığır sığırı, davar davarı, arı arıyı arar ve bulurlar. Bu, ulu Allah’ın canlılara verdiği ve kalıtımsal bir özelliktir. Bu özellik insanlarda en yüce şekilde ve yüksek düzeyde gelişmiştir.

Peki, dostluk nedir?

Açık yüreklilik, samimiyet, aşk derecesinde sevgi ve saygıya dayalı, geçici değil devamlı olan, kendliğinden gelen yararın dışında bir yarar amacına daanmayan, yani tek amacı menfaat olmayan karşılıklı anlayışa dayanan, doyuncaya kadar değil ama ölünceye kadar, öldükten sonra da devam eden, hatta cennette birlikteliği hedefleyen büyük değere dostluk denir.

Fayda, menfaat ortadan kalkınca sabun köpüğü gibi solan, yok olan dostluklara dostluk denmez. Dense dense hilebazlık denir.

*

Bu dünyada dostsuz yaşanmaz. Onun için dost seçimi önemlidir.

Kimleri dost edinmeliyiz?

Hiç unutmayınız ki, birinci derecede gerçek dost Hz. Allah’tır. Allah cc. hz. Asla ihanet etmez, günahına bakmaz, rızkını kesmez, seni dünyada mahcup etmez, sırlarını asla ifşa etmez.

İkinci derecede Hz. Muhammed SAV.dir. Çünkü, cehennemden çekip alan, seni cennete koymadan kendisi cennete girmeyen, bütün ömrünü ümmeti için harcayan gerçek ve katıksız dost Hz. Muhammed SAV.dir.

Üçüncü olarak kendilerinde şu özellikleri bulan kişileri dost edinmeliyiz.

Sevilen, sayılan, güvenilen, emin, kendisinden her halükarda hile beklenmeyen, endişe duyulmayan, kıyamet kopsa sana ihanet etmeyen, sadık, doğru, adam gibi adam olan, tabii ki sizin de ona aynı oranda eşit davrandığınız ve birbirinize yürekten bağlandığınız insanlar olmalıdır dostlar.

Elbette ki yapılacak iyilikler varsa dostluğun gereği yapılır. Ancak dostluk sırf menfaat amaçlı olursa devamlı olmaz fayda ortadan kalkınca dostluk ölür ki, buna candaş, gönüldaş, sırdaş denmez. Çünkü dostluk ölümüne olan dostluktur. Öldükten sonra da devam eden dostluktur.

Güvensizlik, dostlukları yıkan deprem gibidir. Çünkü dostluğun temeli güvendir. Dostlardaki samimiyet; varlıkta, yoklukta, azlıkta, çoklukta, hastalıkta-sağlıkta, genişlikte, darlıkta, elemde, kederde, neşede, hatta en öfkeli anında bie sana destek olan kişiler gerçek dosttur. Böyle bir dostluk bu dünyada var mıdır, azdır ama mutlaka vardır. Şunu hiç unutmayınız ki, dünyada en az bulunan şey gerçek, hakiki dosttur. Katıksız dostluklardır. Gerçek dost ararsan Hz. Allah yeter. Düstur istersen Hz. Kur’an yeter. Rehber, önder, mürşit istersen Hz. Muhammed SAV. yeter. Bunlar da yetmez dersen, narı cehennem yeter, demiş şair.

*

Dostluk hususunda insanların çokça yanıldıkları bir hususa dikkat çekmek istiyorum. O da şudur;

İnsanlar dostluklar ısadece bu dünyaya ait değerler üzerine kurulur zannetmektedirler. Bu son derece yanlış ve tehlikeli bir yanılgıdır. Halbuki, saf ve temiz dostluklar ahiret düşüncesi üzerine kurulan dostluklardır. Eğer dost sandığımız kişiler bizleri Allah’ın men ettiği, insanların nefret ettiği, geçici ve haram kılınan zevkleri uğruna birbirlerinin hayatlarını zehir eden, onları içkiye, kumara, zinaya, şehvete, harama, hileye teşvik eden, bu konularda sana malıyla canıyla senin kötülük yapmana yardım edenler, asla dost değil, en tehlikeli düşmandır. Çünkü yüce Allah, “sakın ha sakın kötülüklerde birbirinize yardım etmeyin, ancak iyiliklede yardım ediniz” buyurur.

Dost dostun ateşte yanmasını ister mi? Zararını ister mi? Bu nasıl dostluktur ki, seni pisliğe bulaştırıyor, cehenneme itiyor. Demek ki hakiki dostluklar maneviyat üzerine kurulan dostluklardır.

Dünya dostlukları, pazara kadar değil mezara kadar, hakiki dostuklar cennete kadardır.

Demek ki en üstün dostluk örneği, dostunun dünyası yanında ahiret ağırlıklı kurulan dostluklardır. Dünya geçici, ahiret bakidir. Amaç ebedi olandır.

*

Dostluklarda bir yanılgıya daha işaret etmek istiyorum.

Dostluklar ölene kadar olan arkadaşlıklar olarak zannediliyor. Halbuki gerçek dostluklar, öldükten sonra da devam eden dostluklardır. Ölünce unutup giden dostluk aslında yok demektir. Ölen dostlarımıza karşı görevlerimizi unutmamalıyız. Örneğin; zaman zaman onların kabirlerini ziyaret, onlara dualar, sadakalar, hayırlar yaparak onların ruhlarını beslemek en samimi dostluğun gereğidir.

Dostlukla ilgili bazı güzel sözler;

-Dost acı söyler ama gerçek söyler.

-İyi bir dost, Allah’ın insana verdiği en büyük ödüldür, nimettir.

-Gerçek dost yoluna olur post.

-Dostluklar narin çiçekler gibidir. Çabuk solar. Dikkat et, onu soldura.

-Miletleri hıyanet, dostlukları ihanet yıkar.

-Dostun çoğu az, düşmanın azı çoktur. Düşmanınızı azaltın, dostunuzu çoğaltın.

-Kambersiz düğün, dostsuz öğün olmaz. Dostsuz sofrada karın doyurmaz.

-Gerçek dost, Allah ve resulüdür. Diğerleri geçicidir.

-Allah için dost olanlar mahşerde öldürücü güneşin sıcağından korunmuşlardır.

-Dostun sözü dostun hastalığına şifadır.

-Gerçek dosta sahip olmaktan daha üstün zenginlik yoktur.

-Kötülükler üzerine günahlarla olan dostluk en büyük düşmanlıktır.

-Kusursuz dost arayanlar dostsuz kalırlar.

-Dost dostun kusurlu olmasını istemez. Kusurunu yüzüne söyler.

-Gerçek dostluklar emirlik değil, ömürlük olandır.

-Sadık köpek hain dosttan hayırlıdır.

-Dostlukları ihanet, milletleri hıyanet yıkar.

-Dost bulmak çok kolay, gerçek dost olmak ise çok zordur.

-Ayıdan post, hainden dost olmaz.

-Dost acı söyler, ama doğru söyler.

-Dostluk, Allah’ın insana verdiği en büyük nimetlerden birisidir.

-Sırda dostluk yoktur.

-Söyleme sırrını dostuna, o da söyler dostuna, dostu söyler dostuna, saman doldururlar postuna denmiştir.

Pir Sultan Abdal’dan;

Ey gönüldaşlar, can göğe sığmaz,

Allah emretmezse rahmet yağmaz

Düşman yağmur gibi taşlar atsa durulmaz,

Dostun attığı gül yaralar beni.

Kurban olurum ulu hakkın işine

Dost sandığım ağu kattı aşıma

Düşman taşlar ile vursa da beni

İlle de dostun attığı gül yaralar beni.