17 Ekim 2023 günlü “İsrail-Gazze Gerginliği-3” başlıklı yazımda:

İsrail, geleceğe damgasını vuracak radikal çıkışların, düşmanlığın altına imzasını atmakta, kin tohumları saçmakta. Ama İsrail’in Gazze’de ektiği bu kin ve nefret tohumlarının bölgede nasıl bir siyasal iklim yaratacağı ya görülmemekte ya da görülmek istenmemekte diye bir ifade kullanmıştım.

Çünkü başta Müslüman halklar olmak üzere, Gazze’deki katliamı lanetleyen ve genelde Filistin halkına destek veren herkes, bir yandan da Batı’yı İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımın ‘suç ortağı’ olarak görmektedir.          

Ve de çünkü İsrail’in Gazze’de yaptığı katliam ve Batılı devletlerin İsrail’e koşulsuz verdiği destek, tarihsel ‘İslam-Batı Çatışması’ olgusuna güç katar olmaktadır.

Yani Gazze savaşı, geleneksel İsrail-Filistin sorununun bir parçası olmaktan çıkarak, bir tür ‘haç-hilal’ çatışmasına dönüşebilir görünmektedir.

            ***

Elbette böyle bir oluşum, Sosyalist Sistem’in dağılmasıyla da tetiklenir olmuştu.

Başta ABD olmak üzere Batı, yani emperyal küresel güç, Sosyalist sistemin dağılmasıyla İslam’ın Batı karşıtlığı bir ideolojiye dönüşme olasılığından endişe duyar olmuştu.

Bu endişeden dolayı İslam’ın ağırlık merkezi olan Ortadoğu ve tüm Arap dünyası, 2011’de Tunus’ta yaratılan ABD kontrollü “Arap Baharı” projesiyle ve yine ABD patentli “Ilımlı İslâm” projesiyle kontrol altına alınmak istenmişti.

İşte tüm bu nedenlerle İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırım, genelde İslam dünyasına Batı’nın İsrail üzerinden verdiği bir tehdit mesajıdır diyebiliriz.

            ***                                    

Ama bir yönüyle de Gazze’deki soykırım, İslam dünyasına da Batı dünyasına da bir ayna tutmuştur.  

Çünkü Müslüman toplumları yöneten liderlerin maskesini düşürmüştür.

Ve de özellikle Batı dünyasında taşları yerinden oynatmıştır.

Nitekim bugün, Batılı liderlerin İsrail’e mutlak desteğine karşılık Batılı toplumların büyük kısmı, Filistin halkının işgal karşıtı mücadelesini desteklemiş, Gazze halkının yanında yer almıştır.

Öyle ki,  Batı yönetimleriyle halkları arasında derinleşen bir bölünme görünür olmuştur.

Batılı hükümetlerin İsrail’e verdikleri koşulsuz askeri, siyasi, ekonomik ve diplomatik destek, vicdan sahibi tüm Batı toplumlarını öfkelendirmiştir.

Ve de İsrail’in Gazze soykırımına tepkiler yalnız İngiltere’de değil, Avrupa ülkeleri ve Amerika’nın her yerine, daha önce eşi benzeri görülmemiş ölçüde yayılmıştır.

***

Genelde Filistin, özelde Gazze yanlısı geniş çaplı ve öfke dolu bu gösteriler, İsrail karşıtı olduğu kadar aslında Batılı siyasi liderlere karşı da bir duruş olmuştur.

Nitekim Fransa’da her hafta sonu düzenlenen Filistin ile dayanışma gösterileri Fransız liderleri öyle korkutmuş olmalı ki,  krizin başlangıcında Filistin yanlısı gösterilerin ve Filistin bayrağının yasaklanması için açıklamalar yapılmıştır.

Almanya liderlerinin açıklamalarında İsrail’in koşulsuz bir şekilde destekleneceği belirtilirken, bir Alman vatandaşın veya göçmenin İsrail’i eleştirmesi, Filistin lehine gösteri yapılması veya Filistin bayrağının açılması yasaklanır olmuştur.

 Ama tüm buna rağmen Belçika hükümeti, İsrail saldırganlığını en net biçimde tanımlayan bir ülke olmuştur.

Ve Belçika’da, Filistin yanlısı gösterilerin yanı sıra İsrail mallarının boykot edilmesi istenmiştir. İsrail’in savaş suçu işlediğine dair açıklamalar yapılmıştır. Ayrıca AB’nin İsrail yanlısı tutumu da utanç verici olarak tanımlanmıştır.

Yani özet olarak ifade edilirse Avrupa ülkeleri ve ABD, İsrail’e koşulsuz ve militanca bir destek verirken, sivil toplum başta olmak üzere vicdan sahibi Batılılar Gazze’nin yanında yer almıştır.

Ama ne yazık ki, dünyanın neredeyse her bölgesinde milyonlar insani ve vicdani bir tavır alarak, hem kendi hükümetlerini hem de İsrail’i protesto ederken, uluslararası toplum sessiz ya da etkisiz kalmıştır.

***

Yine de diyebiliriz ki:

İsrail’in kural tanımaz katliamları devam ettikçe, Batı dünyasında devletlerle halklar arasındaki güven kaybı ve duygusal kopuş büyüyerek hızlanacaktır.

Ve de Gazze halkının acıları ve akan kanı, dünyanın birçok bölgesinde ahlaki bir uyanışa neden olacaktır.

Yani bugün böyle bir olgunun ayak sesleri duyulur olmuştur.