Türkiye kamuoyu yaklaşık bir aydır Dilan-Engin Polat çiftinin parasını konuşuyordu. Son hafta ise kimine göre Fatih Terim Fonu, kimine göre de Denizbank Florya Şube Müdürü Seçil Erzan’ın hayali fonu olarak nitelenen fonda, açgözlü futbolcuların yaklaşık 11 milyon dolarının nasıl buhar olduğunu konuşuyor.

Başta Fatih Terim olmak üzere milyon dolarlarla oynayan yaklaşık 7-8 futbolcunun, parasının buharlaştığını veya kimisinin de katı katına kar ettiğini tartışıyoruz. Bir yanda paraya para demeyen spor camiasının insanları, diğer yanda Denizbank Florya Şube Müdürü Seçil Erzan anlaşıldığına göre saklı bir fon kurmuşlar.

Bu işin ilerisinde gerisinde kimler var tam belli değil. Sahnede gözüken 7-8 parası olan futbolcu ve bir banka müdiresi. Banka bu işin neresinde? Fatih Terim neresinde? İktidar mensupları neresinde?

İstanbul Havalimanında iletilen bilgiye göre Cumhurbaşkanı banka yetkililerine demiş ki; “Çocukların sorununu çözün.”

İyi, güzel, has fakat ben Cumhurbaşkanından beklerdim ki; “Yahu gizli kapaklı yöntemlerle dönen bunca paranın vergi boyutu nedir? Önce maliyeciler bir devreye girsin işin dibine insinler, kaybolan yetim hakkı var mı? Masumun, yetimin, hâsılı kamunun bu işte zararı nedir?” demiş olsun.

Belli ki yasal bir süreç işlemiyor. Bazı paralar çantayla bankada veriliyor. Bazı paralar, çanta içinde pastanede veriliyor, bazı paraları müdire hanım gidip elden alıyor, belge olarak dosya kâğıdına yazılmış sıradan yazılar. Bu normal bir bankacılık işlemi değil.

Kimin çarptığı, kimin çarpıldığı çok umurumda değil. Benim sorunum kamunun ne kadar çarpıldığıdır. İşin bu yönüyle sorulamayan hesaptır.

Fiş kesmeden limon satan pazarcının başında biten maliyemizin, milyon dolarların ortalıkta dolaştığı halde oralarda adının geçmemesidir.

Fon deyince alır beni bir düşünce. Örneğin maaşlarımızdan fon adı altında kesilen paralar nerelerde ne adı altında kullanılıyor.

Çalışanları konut sahibi yapmak için KEY fonuna toplanan paralar aklıma geliyor. Asıl çalışanlar bütçe açıklarını sıfıra yakın faizle fonlamadılar mı?

Özal zamanında başlayan Fak Fuk Fon’la sözde yoksulluğu giderecektik. KEY’e dayalı fonla konut sahibi olacaktık. Deprem fonu ile afet riskini azaltacaktık. Fiyatları akaryakıt ve istikrar fonuyla dengeleyecektik. Hepsinden de avucumuzu yaladık.

Merkez Bankasında kaybolan 128 milyar dolardan henüz haber yok. Ya Varlık Fonuna devredilen şirketlerin külliyen zarar yazmasına ne demeli?

Fon verilerine göre bütçe denetimine dayalı 93 fon kurulmuş. Fatih Terim Fonu ve denetim dışı fonlar buna dâhil değil. Denetim dışı daha kaç fon var orası meçhul.

Fak Fuk Fon’un yattığı banka özendirmeleri (promosyonlar) dâhil bürokratların temsil, ağırlama ve özel harcamalarına gittiği kamuoyunun belleğinde unutulmadı.

Sistem birilerine hayali fonlarla yüzde 1000’lere varan getiri sunuyorsa, eğer dolar ayda yüzde 40 kazandırıyorsa hiç kuşkunuz olmasın bu ballı kazanç ancak birilerini yoksullaştırarak mümkündür. Terazinin bir kefesinden alır diğerine koyarsanız dengesizlik büyür.

Halkı soyup soğana çevirmede oynanan oyunun adı fon, o nedenle kalmadı milletin poposunda don.