Son günlerde gündeme damga vuran olay, yine bu kavga oldu.
Zaten her yıl belli dönemlerde bu kavga görünür olmuştu. 
Aslında bu kavga, Cumhuriyet’le büyüyen İstanbul Sermayesi ile son 40 yılda büyüyerek bugün iktidarda temsil gücü olan Anadolu Sermayesi’nin kavgasının, siyaset üzerinden dışa vurumudur.  
Bu nedenle 3 Ocak 2022 günlü yazımın sonunu, “Cumhuriyet ve İslami değerlerin gölgesinde yapılan bu kavga, ekonomik kaynakların ve pazarın paylaşım kavgasıdır. Ama siyasete iktidar kavgası olarak yansımıştır. Halk bu kavgada, figüran olarak kullanılmış ve kullanılmaktadır. Kavganın ekonomik, siyasal ve sosyal tüm yükünü de bu halk yaşamış ve yaşamaktadır” diye bağlamıştım.
*   *   *
Evet,  bu kavga bugünlerde sert sözlerle yeniden yükselir oldu. 
Nitekim 15.06.2022 günü TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelikleri konusunda Türkiye’nin karşı duruşunu eleştirerek, “Haklı olduğumuz konularda bile çıkarlarımızı korurken tercih edeceğimiz yöntem, amaca varmamızı kolaylaştıracak şekilde formüle edilmelidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise  “Ey TÜSİAD'ın başına gelen beyefendi, dış politikada sen bize ders veremezsin, önce haddini bil” dedi. 
Ve “Biz şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacağız” diyerek, “NATO meselesinde, İsveç ve Finlandiya terörle mücadelede net, somut ve kararlı adımlar atana kadar duruşumuzu kesinlikle değiştirmeyiz” dedi.
*   *   *
2021’de ise bu kavga, düşük faiz tartışmalarıyla gündeme geldi.
TÜSİAD 18 Aralık 2021 günü, faizlerin düşürülmesini eleştirmiş, “…İktisat bilimi kurallarına hızla dönülmelidir” ifadesiyle AKP iktidarına karşı bir tavır almıştı.
Ama Anadolu Sermayesi’nin temsilcisi konumunda olan MÜSİAD, 20 Aralık 2021 günü yaptığı açıklamada “Düşük faiz odaklı politikanın destekçisiyiz” demişti.
Erdoğan ise “İş adamlarımıza diyoruz ki, hani sen düşük faizle kredi istiyordun. Hadi gel al. Neden almıyorsun? Eğer sen iş adamıysan yatırımdan yanaysan buyurun size kredi. Düşük faizle… Alın krediyi ve yatırım yapın” demişti.
*   *   *
2014’te yine karşı karşıya gelinmişti.
Ocak 2014’te TÜSİAD  Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında,  Yüksek Yargı ile ilgili düzenlemeye ve ülkenin gidişatına dair ağır açıklamalarda bulunulmuş ve de “Böyle bir ülkeye küresel sermaye gelmez” denilmişti.
Erdoğan ise TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz'a, “TÜSİAD Başkanı çıkıyor, olduğundan çok farklı bir Türkiye manzarası çizmeye çalışıyor. Neymiş, HSYK ile ilgili kanun teklifinden büyük rahatsızlık duyuyorlarmış” demişti.
*   *   *
Evet, bu kavga 2005’te de yaşanır olmuştu. 
TÜSİAD, hem siyasetin yapılanması hem de Van YYÜ Rektörü Prof. Yücel Aşkın’ın tutukluluğu üzerinden, genelde yargıda yaşananlara ilişkin hükümetin tutumunu eleştirmişti.
Erdoğan ise buna karşılık, TÜSİAD’ın her yıl geleneksel olarak Ankara’da gerçekleştirdiği, yılın son yüksek istişare toplantısına bizzat davet edildiği halde gitmemişti. 
Ve de “TÜSİAD Anayasa suçu işlemekte, devam eden bir yargılama ile ilgili görüş beyan edip dava sürecini etkilemekte” demişti.
*   *   *
TÜSİAD ki, ülke ekonomisinin kaymağını yiyen, küresel sermayenin Türkiye’deki temsilcisi konumundadır ve İstanbul Sermayesi olarak da anılır.
Aslında ülke sermayesinin en güçlü kesimini çatısı altında toplayan TÜSİAD’ın, çıkışlarıyla muhalif bir görüntü verişi ve de yüksek sesle dillendirir oluşu, özellikle düşündürücüdür.
Çünkü bu kavganın bir benzeri 1979 yılında da yaşanmıştı.
Birden bire yağ kuyrukları oluşmuştu, Birden bire benzin-mazot kuyrukları oluşmuştu.  
Ve de 1979 yılında özelleştirmelerin ve piyasa sisteminin önünün açılmasını isteyen TÜSİAD, özelleştirmelere karşı daha halkçı, daha millici bir politika izlemek isteyen Ecevit Hükümeti’ni devirmeye yönelik, gazetelere tam sayfa ilanlar vermişti.
Ecevit hükümeti istifa etmiş, 12 Eylül darbesine giden süreç yaşanmış, 12 Eylül darbesinin gölgesinde meşhur 24 Ocak kararları hayata geçirilmiş ve ülke ekonomisi, küresel sermayenin finans kurumlarına teslim edilir olmuştu.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, tekrar tekrar gündem oluşturan bu kavga sıradan bir kavga değildir.
Ve de bu kavga, 2023 seçimlerine kadar bazen yumuşak, bazen sert ifadelerle devam edecek gibidir.