Hz. Ali zırhını ve silahını Hz. Osman’a 480 miskal altına sattı. Hz. Osman daha sonra Hz. Ali’nin satın aldığı zırhı-kılıcı-kalkanı Hz. Ali’ye hediye etmiştir (yani yardımlaşma oldu).
Fakat Hz. Fatıma R.SAV.e müracaat ederek kendisine mahşerde bu ümmetin kadınlarına umumi şefaat yetkisi verilmesinie ve bunu mehir olarak kabul edeceğini arzetti. Cenab-ı peygamber SAV.in duası ile Cebrail AS. bu yetkinin Hz. Fatıma’ya verildiğini bildirdi. Hz. Fatıma bunun yazılı olarak kendisine verilmesini istedi. Bir deriye yazılarak, bir ipeğe sarılı olarak verildi. “Rabbim bana, ümmetime umumi şefaat yeksiin verdi. Kızım Fatıma’ya ise ümmetimin günahkar kadınlarına şefaat yetkisini Allah ona lütfetmiştir.” Yazılı idi. Hz. Ali ile Hz. Fatıma’nın böylece nikahları kıyıldı.
Hz. Fatıma Hicretin ikinci yılı M. 624’de evlendiler. M. 633’de R.SAV.den 6 ay sonra 25-26 yaşlarında, genç yaşta vefat etti. R.SAV. vefatının yaklaştığını Hz. Fatıma’ya bildirdi. Hz. Fatıma gözyaşlarına boğuldu. R.SAV. yine Hz. Fatıma’nın kulağına eğilerek “üzülme, ehli beytimden bana ilk önce sen kavuşacaksın” buyurdu. O zaman Hz. Fatıma sevinerek gülümsedi. Gerçekten Hz. Fatıma R.SAV.in vefatından (M.632) 6 ay sonra M.633 ilk aylarında vefat etti ve babası R.SAV.e kavuştu.
HZ. ALİ R.A. HAZRETLERİNİN ÖZELLİKLERİ VE ÜSTÜN GÜZELLİKLERİ
Her insanın hele de çeşitli konularda topluma, hatta toplumlara malolmuş saygın insanların bu özelliklerini kazanmada bedensel ve ruhsal bir takım üstün özellikleri vardır. Bir de bunların üstünde yüce Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaları sonucu Allah vergisi doğuştan gelen ve sonradan elde edilen farklılıklar da vardır.
İşte bazı yüce kişiler bu üstün vasıfların çoğunu üzerlerinde taşırlar. Bu yüce kişilerden birisi de Hz. Aliyyel Mürteza (Allah’ın ve kulların kendinden razı olduğu insan) Aliyyül Haydar-i Kerrar=Döne Döne (rakibinin etrafında fırtına gibi, pervane gibi harp eden) kahraman. “La feta illa Ali la seyfa illa Zülfikar” “Ali gibi genç, Zülfikar gibi kılınç yoktur” hadisi şerifine mazhar olan Hz. Ali’dir.
Hz. Ali’nin meziyetlerini söylemek gerekirse, şöyle sıralayabiliriz:
1-İLMİ ÜSTÜNLÜĞÜ
a-Hz. Ali R.A. hazretleri, Allah vergisi doğuştan zeki, son derece akıllı, Arabın dahilerindendir.
b-Bu üstün kabiliyetini R.SAV.in bizzat eğitimi ve terbiyesi ile en üstün seviyeye çıkarmıştır. İlmi gayesi o kadar üstündür ki, R.SAV.den sonra en isabetli fetva veren Hz. Ali’dir. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve diğerleri meselelerin çözümünde, problemlerin hallinde hepsi Hz. Ali’ye müracaat etmişlerdir. Hatta Hz. Ali’nin hilafeti devrinde, birisi “Ya Ali sizin yüceliğinize, ilim ve irfanınıza, zeka ve akıl kuvvetinize rağmen toplumdaki bu kargaşa nedir” diye Hz. Ali’ye sormuşlar. O da şu veciz cevabı vermiştir: “Benden önceki halifelerin (yönetici) danışmanı bendim. Benim danışmanım ise sizlersiniz” buyurmuştur.
R.SAV. efendimizin en sahih doğru sözlerinden, hadislerinden birisi şudur; “Ben ilmin şehriyim. Ali ise ilmin kapısıdır. Hem zahir –açık- hem batın ledunni –gizli- ilimlerle donatılmıştır. Ben Ali’den Ali bendendir” buyurmak suretiyle Hz. Ali’nin ilmi kudretini bildirmiştir.
Sorunları çözmede aklı, mantığı ön plana alır, Allah’ın ayetlerini R.SAV.in söz ve davranışlarını sebep ve neticleri ile mutlak bilir ve çözerdi. Hatta bir sözlerinde kendisine ayetlerle ilgili sorulan bir soruya şu cevabı vermiştir; “Ben Kur’an-ı Kerim’in her ayetinin, kimin hakkında, nerede, nasıl indiğini, dağdan mı, ovada mı, gece mi, gündüz mü, yayada mı, binekte iken mi, otururken mi geldiğini bilirim. Kur’an’ın tam manası Fatiha’da, Fatiha’nın manası besmelede, besmelenin manası da besmelerin B’sinde toplanmıştır” buyurdular ki, İslam tarihinde en büyük müfessirlerden birisi Hz. Ali R.A.dır. İkincisi İbni Abbar R.A. hazretleridir. Gizli ilimlerin de hazinesidir. Hz. Ali bir gün kendisinden muhtaç birisi para istedi. Yok dedi ise de sail, isteyen ısrar etti ve peşini bırakmadı. Darda kalan Hz. Ali yerden eline bir çakıl taşı aldı. Bismillah diyerek adama uzattı. (Çakıl taşı Hz. Ali’nin elinde altına dönüşmüştü) Adam altını görünce o da yer eeğildi .Besmele çekti yerden taş parçalarını avucuna aldı. Ama altın olmadı, dedi. Hz. Ali aynı el aynı ağız, aynı besmele niçin taş altın olmadı.
Bir; ben darda kaldım, iki; besmele aynı ama ağız değişik. Üç; sırf Allah için yapılan bir iş. Git ihtiyacını gör. Daralmadan kimseden bir şey isteme. Allah’tan iste. Allah cc. hazretleri bu altını sana zaten verecekti. Beni sebep kıldı. Dünyada her işin görünür görünmez bir sebebi vardır, diye adamı öğütledi. Buna islam’da keramet denir. Allah dostlarının elinde zuhur eden fizik ötesi olağanüstü hallerdir.
(SÜRECEK)