Böylece Hz. Ömer, İslamiyet’ten önce İran’a yaptıkları seyahatta Amr’ın da, Hz. Ömer’in de atlarını gaspeden şahın oğlunu İran şahının nasıl idam ettiğini, Amr İbn A.s.ye, yani Mısır Valisine hatırlatıyor. Yahudinin malını, arsasını geri ver. Yoksa senin canını alırım demek istiyor.

Bu hadiseden haberdar olmayan Yahudi yazılı tuğlayı alıp 3 ay sonra Mısır’a dönüyor. Ama umduğunu bulamadığını sanıyor ve Hz. Ömer’in yazıp gönderdiği tuğlayı Valiye götürüyor. Vali Amr, yazıyı okuyunca, Ey Amr, ben İran kralı Nuşirevan’dan daha adilim. Oraya gelirsem haa, cümlesini okur okumaz yere düşüp bayılıyor. Su döküp ayıldığında Yahudi’ye malını teslim ediyor.

Bu adalet örneğini gören Yahudi hem Müslüman oluyor hem de Mısır’ın en zengini olduğundan Vali tarafından gasbedilen yerleri halkın yararı için devlete hibe ediyor.

Hz. Ömer’in adaleti dillere destan olarak kıyamete kadar bütün yöneticilere örnek ve model olmaya devam ediyor. Allah ondan razı olsun. Amin.

DİNYETÜL KELBİ’NİN HİKAYESİ

Bazı tefsirlerde (Ruhulbeyan, Bursalı İsmail hakkı hazretlerinin) hikaye olarak anlatılmıştır. Bu olay, R.SAV.in Mekke’den Medine’ye hicretlerinden sonra, Arabistan’daki güçlü kabilelere, komşu devletlere ve onların yöneticilerine; örneğin İran Şehinşahı’na, Rum kralı Leagser’e, Mısır Kralı Mukavle’ye, Habeş Kralı Nerasi’ye mektuplar ve hediyeler göndererek onları Allah’ın emri ile İslam’a davet etmiştir.

Bunlardan bazıları (necaşi) İslamiyeti kabul etmiş, Mısır Kralı ve Rum kayseri (İstanbul’da) düşünelim demişlerdir. Arabistan’daki kabilelerin bir çoğu müslüman olmuşlar, bazıları isyan etmiş, onlarla savaşılmıştır.

İşte bunlardan birisi, Arabistan’ın güçlü kabilelerinden birisi olan Dinyetü Kelbi adındaki kişinin kralı olduğu kabilesidir. Emrinde ölüme hazır bin fedaisi vardır. R.SAV. dualarında devamlı Dinyetin müslüman olmasını istiyordu. Böylece İslam’ın güçlenmesini amaçlıyordu ve özellikle “Yarabbi Dinye’yi İslamla rızıklandır” diyordu. Allah’ın hidayeti R.SAV.in duası sebebiyle Dinye müslüman olmaya karar verdi. Dinye, Arabistan’da yakışıklılığı, boyu posu, güzelliği, delikanlılığı ile de ün yapmıştı.

Bir sabah namazından sonra Medine’ye Mescid-i Nebevi’ye serdengeçti bin askeri ile geldi. Yüce Allah Dinye’nin geldiğini ve müslüman olacağını bildirmişti.

Mescidin önünde silahlı kalabalığı gören cami içindeki ashap kuşatıldık endişesine kapıldılar. Kılıçlarına sarıldılar. Müslümanlığın ilk yıllarında cemaat silahları ile namaz kılarlardı. R.SAV. sahabilere, cemaate, sakin olmalarını, Dinye’nin niyetinin kötü olmadığını bildirdi. Herkes kılıcını kınına soktu. Zaten bu arada Cebrail gelmiş, R.SAV.e “Ya Muhammed, rabbim sana selam ediyor. Dinye müslüman olacak. Allah duanı kabul etti” diye bildirdi.

Sahabeyi kiram Dinye’nin Arabistan’ın güçlü, cengaver kabilesi olduğunu bildiklerinden endişe etmişlerdi. R.SAV. onları yatıştırdı. Dinye bütün ihtişam ve yakışıklılığı ile Mescid-i Nebevi’ye girdi. R.SAV. mihrapta idi. Dinye mihraba vardı. R.SAV., Dinye’yi ihtiramla karşıladı. Sırtındaki hırkasını çıkardı ve Dinye’nin altına serdi, buyur, otur, dedi. (O zaman camide sergi yok, çakıltaşları ile döşenmiş yerde namaz kılıyorlardı. Sonraları camiye hasır döşendi. R.SAV. koyun-keçi postu üzerinde namaz kılmış ama o zaman halıyı bulmak mümkün değildi) Dinyetül Kelbi R.SAV.in altına serdiği ve otur dediği hırkayı aldı. Üç kez öptü ve başına koydu. (R.SAV.in hırkasını ikram ettiği insan sayısı sanıyorum bir elin parmakları kadar olsa gerekir. Çünkü bu çok özel bir davranıştır. Bu hırkalardan birisi de Yemenli Veysel Karani hazretleridir. Yemen’den Medine’ye gelmiş, R.SAV. seferde olduğundan evde bulamamış ve R.SAV.i görmeden anasının vasiyetine uyarak geri Yemen’e dönmüş, sonra R.SAV. Hz. Ömer ile hırkasını Veysel Karani’ye Yemen’e göndermiştir. Bu ulaşılmaz bir şereftir. Uveysi; Resulüllaha görmeden, onun zamanında yaşayıp da görmeden iman edenlerdendir. Bir adı da hadramuttur.)

(SÜRECEK)