Nihayet Cebrail A.S. geldi, beklenen haberi getirdi.

-R.SAV.e Cebrail dedi ki; Ey karındaşım, kardeşim Muhammed SAV. Rabbimin sana selamı var. Söyle o Dinye’ye ki, küfür halinden İslam’a dönen bir kişinin küfür İslam olmadan önce işledikleri günahları sorulmaz. Onların kefili Allah’tır. O hakları Allah üzerine alacaktır. Bütün bunlar o yüce kelimei şehadetin hürmetine ve azametine ve kutsiyetinedir. Dinye’nin geçmiş günahlarını da affettim, buyurdular. O anda sahabiye kiram ağlaştılar, ulu Allah’ın af ve bağışlamasının kudretine hayran kaldılar.

Bu arada R.SAV. hemen şükür secdesine kapandı. Sonra R.SAV. de bu olaydan son derece duygulandı ve o mübarek de ağlamaya başladı ve cenabı hakka dua ediyordu. İçinden ulu Allah’a, Yarabbi, bir kelimei şehadet getirmekle bu kadar büyük günahını affedeceksin de, benim ümmetim senin izzincelalini yüceltmek için günde 5 vakit namazla ve her anda yüzlerce kelimeyi tevhidi okuyorlar. Onlara bir müjde yok mu Allah’ım, diye gözyaşı dökünce;

Cebrail tekrar geldi ve müjdeyi verdi.

Ya muhammed SAV. Senin ümmetin benim kulumdur. Allah manan kullarını hiç cehenneme koyar mı. Eğer onlar iman üzere ahirete göçer ve huzuruma gelirlerse, ızzım ve celalim, yani yüceliğim ve celaletim onları da affettim haber ver deyince, R.SAV. bir şükür secdesi daha yaptılar.

Sahabe bu olayda R.SAV.in 3 şükür secdesinin hikmetini merak ettiler ve R.SAV. sordular. Ya Resulallah, bugün bu olayda 3 kez şükür secdesi yaptınız. Sebebi nedir dediler. R.SAV.; birinci şükür secdesini Dinye’nin müslüman olması ve İslam’ın kuvvetlenmesi için rabbime dua ettim. Rabbim duamı kabul etti. Dinye müslüman oldu. Onun için şükrettim. İkincisi, Dinye’nin günahlarını bağışlayan rabbime şükrettim. Üçüncü secdeyi de rabbim iman ehli olarak ahirete göçerlerse onları da affettim, buyurdular. En büyük secdeyi şükürü de bunun için yaptım. Ümmetime müjdeler olsun, bütün güzelliklere hepsinin sebebi kelimei şehadetin yüceliği ve imanın üstünlüğüdür. Küfür, inkar asla temizlenmeyen bir pisliktir. Dünyada onu ancak iman temizler. İmansız ölenlerin küfrünü ise ancak harı cehennem, cehennem ateşi temizler. Bu korkunç durumdan kurtulan iman ehli ümmetimi affeden rabbime sonsuz şükürler olsun, buyurdular.

Ey basiret ehli; bir insan için iki yol vardır. Birisi iman, öbürü küfürdür, inkardır. Onun için imanımızı halel getirecek inkara ait en ufak bir hareketten şiddetle kaçınmalıyız. Kalben ve lisanen imanımızı korumalıyız. Salih amellerle, ibadetle, yardımlaşma ile inancımızı koruma altına almalıyız. Kainat tamamen altın olsa, inancı olmayan bir kişi onun sahibi olsa da hepsini hayır yollarına harcasa imanı olmadığı için onun bir kuru yaprak kadar Allah’ın katında bir değeri yoktur ve sahibine de küfür ehli olduğundan dolayı hiçbir yararı olmayacaktır. (Bu, ayet mealidir.)

İslam tarihini inceleyen müdekkikler -araştırıcılar- yıllarca küfür içinde yaşamış ama sonradan hidayete ermiş, hatta Müslüman olduktan sonra bir vakit bile namaz kılma imkanı olmadan şehit olmuş insanlar vardır. Bu bir hidayet meselesidir. Demek ki bu olayda iki hususu iyi bilmemiz gereklidir.

Birisi; imanın önemi, ikincisi İslam’a girmeden önceki günahların kişiye sorulmaması, bunların kefilinin Allah olmasıdır.

R.SAV. “Kalbinde hardal tanesi kadar imanı olan hiçbir mümin cehennemde kalmayacaktır” buyurmuştur. Yani netice, iman, iman, imandır.

Buna benzer bir olay da Hz. Ömer’in halifeliği zamanında Halit B. Velit hazretlerinin komutasındaki ordunun, Rum ordusu ile savaşı sırasında olmuş. Rum ordu komutanı General Yorgi (George) müslüman olmuş, bir vakit namaz kılmadan kendi ordusuna karşı savaşırken şehit olmuştur. Yermuk harbinde, Halit B. Velit hazretleri onu yıkamadan şehiden cenaze namazını kıldırmıştır. Uhud harbinde de böyle bir olay oluş, Usayrim adında bir müşrik R.SAV.i öldürmek için gelmiş, Müslüman olmuş. Müşriklere karşı çarpışmış ve şehit olmuştur. R.SAV. onun namazını kıldırmıştır. Bunlar birer örnektir.

İHANETİN CEZASI MAHŞERE KALMAZ

HIRS VE TAMAH ŞEYTANIN ETKİN SİLAHLARINDANDIR

(Konuya ait bir hikaye)

İhanet; emanete yapılan hıyanetliktir. Emaneti zayi etmektir. Münafıklık alametlerindendir. Dünya ve ahirete ait emanetlerin, suistimal edilmesi -kötüye kullanılması- gasbedilmesi, azim bir kul hakkı, şedid bir günahtır. Ahiretteki cezası hariç, hain ihanetinin cezasını ölmeden görecektir.

Kitaplardaki kısaslarda şöyle bir olaydan söz edilir. İbret olsun diye.

Ruhul beyan tefsirinde de bu olay hikaye edilir.

Hz. İsa A.S. ülülazim bir peygamberdir. Yani büyük nebilerdendir. Mürseldir. İncil ona inmiştir. Hastaları iyi etmek, hatta ölüleri diriltmek gibi üstün mucizeleri ayetlerle sabittir.

Hz. İsa bir gün bir Yahudi ile bir yolculuğa çıkıyorlar. Hz. İsa bir çıkının -azık torbası- içinde 3 tane çörek var. Bunları Yahudi’ye veriyor. Yolda yeriz diyor. Yahudi azık mendilinin içinde kaç çörek olduğunu bilmiyor. Bir müddet yolda gittikten sonra Yahudi geride kalıyor. Çantadaki çöreğin birini yiyor ve Hz. İsa’ya söylemiyor. Bir müddet sonra Hz. İsa bir çeşme başında duruyor. Yahudi’ye; çörekleri getir de şurada suyun başında yiyelim, deyince, Yahudi iki çörek çıkarıyor. Birisini ben yedim demiyor. Hz. İsa, çörek 3 adet olacaktı, birisi nerde diyor. Yok, iki idi diyor. Hz. İsa 3 olmalıydı dese de, Yahudi, yok iki idi diyor. Emanete ihanet ediyor.

Hz. İsa, peygamberliğini ispatlayacak bazı mucizeler gösteriyor ama Yahudi uyanmıyor. Hz. İsa da Yahudi’nin çöreğin birisini yediğini ikrar etsin de vebaldan kurtulsun istiyor. Hz. İsa bir mucize gösteriyor. Orada 3 tane altın tabak buluyorlar. Bunlar iki kişi, tabak üç tane. Birisini nasıl bölüşecek. Yahudi, Hz. İsa’ya, ya İsa bu altın tabakları taksim et diyor. Hz. İsa şu tabağın birisi senin, birisi de benim. Şu üçüncü de (adama çöreği yediği için ikrar ettirecek ya) çöreği yiyenindir deyince, Yahudi altın tabağı almak için, ya İsa o çöreği ben yedim diye suçunu ikrar ediyor. Hz. İsa, peki diyor. Senin olsun. Hain bir arkadaşla yolculuk yapılmış deyip ondan ayrılıyor. Çünkü sen Allah’ın kudretini gördüğün halde, Allah’ın peygamberini bile kandıracak bir hainsin diyor. Elindeki altın tabağı da Yahudi’ye veriyor. Yahudi ihanetinin cezasını hiç aklına getirmeden yoluna devam ediyor.

Altın tabaklara sahip olan Yahudi sevinerek oradan uzaklaştı, yoluna devam etti. Dar bir boğazdan geçerken yol kesici 3 harami Yahudi’nin yolunu kesip altın tabakları ve nesi varsa aldılar ve Yahudi’yi öldürdüler. Kendi mekânlarına çekildiler.

almak üzere içlerinden birisini şehre gönderdiler. Hiçbirisinin de niyetleri doğru değildi. Üçü de kendi kafalarında altın tabaklara sahip olmak için diğerlerine tuzak kuruyorlardı. Mağarada kalan iki arkadaş şehre yiyecek getirmeye giden arkadaşlarına tuzak kurdular. Gelir gelmez niye geç kaldın, altın tabakları satmak için müşteri mi aradın gibi sudan bahanelerle münakaşa çıkaralım, onu öldürüp onun altın tepsisini de biz alalım, hepsini satalım, ikimiz bölüşelim gibi tuzak tasarladılar. (SÜRECEK)