İMAN YOKSA HİÇBİR ŞEY YOKTUR

Yüce Allah’ın kudret okyanusundan bir damla:

Evvela şunu vurgulamamız gereklidir O da bir insanın en önemli varlığı imanıdır. İmansız yürek sinede paslı demir, angarya yüktür. Onun için bunun üzerinde çokça duruyoruz. Bir insanda iman yoksa hiçbir şey yoktur. İnsanları imana davet etmemizin sebebi budur. İmanın ispatı için de kati delilleri deneysel neticeleri sunuyoruz. Mevcudatta hiçbir şeyin tesadüfen kendiliğinden olmadığını, herşeyin bir yaratıcısı olduğunu ispata çalışıyoruz. Müspet ilimlerin (fen, teknoloji ve sosyal bilimlerin) en kesini, en doğrusu matematiktir. Matematik yani hesap ilmi yanılmazdır. Dünyanın düzeni ve dizaynını matematiksel bir örnekle anlatalım:

Elimize on tane marka alalım. Her birini birden ona kadar numaralayalım. Hepsini bir cebimize koyup karıştıralım. Sonra bu markaların sırası ile birden ona kadar numara sırasına göre cebimizden çekelim. Netice şudur:

1 numarayı ilk çekişte bulmamızın şansı onda birdir. Diğer numaraları sıra üzere çekme şansımız, mesela 2 numarayı çekme şansımız yüzde birdir. 3-4-5 vs numaraları arka arkaya çekme şansımız ise onbinde birdir. On adet markayı her çekiş sıra ile bulma şansımız en milyarda birdir. Bu ise mümkün değildir. Piyangolar, şans oyunları, totolar, lotolar vesaire gibi kumar oyunları bu esasa göre oynanmakta, onun içindir ki milyonlarca

insanın içinden çok az kişiye şans isabet etmektedir. Demek ki, dünyada şans denilen, tesadüf denilen bir hesabın sonucudur ki bu ulu Allah’ın büyüklüğünü ve kudretinin sınırsız olduğunun bizzat ispatıdır. Bu yüzden (insanları kendi iradeleri ile bile olsalar) kandırmaya yönelik şans oyunları kumardan sayılır, kumar ise kul hakkının gasbıdır. O yüzden haramdır. Haksız kazançtır.

İkinci bir masal: Dünya kendi çevresi etrafında 24 saatte bir döner, saatteki hızı bin mil. Böyle değil de, 24 saatteki hızı yüz mil olsaydı, o zaman birgün bugünki günümüzün on katı olurdu ki, bu ise hayatı olumsuz etkiler, insanın yaratılışına zıt olurdu. Sıcak yaz güneşi, eti, otu, ağacı kasıp kavururdu.

Güneşin dış tabakasındaki sıcaklar 12 bin fahrenhayttır. Bu durumda güneş ilahi irade ile dünyaya lazım olan oranda ışık ve ısı veriyor. Eğer dünyaya güneş yakın olsaydı bugünki olduğundan farklı olarak yeryüzü alev olup kül olurdu. Buna karşılık güneş uzak olsaydı dünya buz deryası olurdu. Bu nizamı bu düzeni kim sağlıyor, bu intizamı nasıl kuruyor?

Ay, yıldız, yerküre, gezegenler hep bu akıl almaz ince hesaplarla hareket etmektedir ve hiç şaşmadan devam etmektedir. Ancak kıyametin kopması bu hesabın şaşma ve ilahi irade ile olacaktır. Bu örneklerin yüzlercesini saymak ve sunmak mümkündür. Ciltler dolusu kitaplar bu olayları anlatmaktadır. (İlim iman etmeyi gerektirir. Diyanet yayınları 1972-Ank.) Bu misalleri bir ayetle pekiştirelim: Göklerle yer bitişiktiler. Biz onları birbirinden ayırdık. Ve her şeyi sudan yarattık. (Suyu ve havayı hayat şartı kıldık) İnkar edenler bu durumu görmüyorlar mı? Hala inkar edip inanmayacaklardır. (Enbiya sursi 30.ayet)

Bugün dünyanın jeolojik yapısını inceleyen bilginler bu durumu tespit etmişler. Yer ile göğün bitişik olduğunu, sonra da birbirlerinden ayrıldıklarını önceden buhar olduğunu ispatlamışlardır.

Allah’ın kudret delillerinden birine alimler şöyle bir misal verirler: İnsanlar, gördükleri, işittikleri, öğrendikleri ve tecrübe ettikleri ile ilgili ve sınırlı bilgiye sahip olabilirler. Düşündüklerini, limitlerini, inançlarını, hayallerini hep bu bilgilerin üzerine bina ederler ve dünyanın bütün bilgisini biliyor sanırlar. Halbuki insanların bilgileri, ilahi bilgilerine oranla bir noktanın trilyonda biri bile olamazlar. Böyle kısır ve kısa bir bilgi ile Allah’ın akıl ermez zatını, sıfatını tam olarak nasıl bilebilirler? Ancak anlarlar. Bilgileri oranında inanırlar. Onun içindir ki, ulu Allah cc. “innema yahşellahe min ibadihil ulema”, yani, yüce Allah’ı (en iyi bilenler) ve ondan tam anlamıyla ancak alimler korkarlar, buyurur.

(SÜRECEK)