İSLAM NEDİR? (3)

İman Allah-ü tealaya, onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah tarafından olduğuna (Allah’ın dilemesi ve yaratması ile olduğuna) yürekten inanmaktır. Yani bunları kalben, şeksiz, şüphesiz, tasdik ve lisanen ikrar, açıkça söylemektir.

Soruyu soran kişi, doğru söyledin ya resulallah dedi.

İslam nedir ya resulallah, dedi. R.SAV.;

“İslam, günde beş vakit namazı kılmak, malının zekatını vermek, senede bir ay oruç tutmak, ömürde bir kez gücü yetenlerin Kabe’yi haccetmesi, kelime-i şehadet ki Allah’tan başka ilah olmadığına, hürmette, tazime övgüye en layık olan Allah-ü azimüşşanın olduğuna inanmak, Hz. Muhammed SAV.in bizler gibi Allah’ın bir kulu, ama resulü olduğuna inanmak, (inandığı ile amel etmektir) buyurdular.

O kişi, doğru söyledin ya resulallah SAV. dedi. Sorusuna devamla “İnsan nedir ey Allah’ın resulü?” dedi.

R.SAV.; İnsan; Allah-ü tealayı görür gibi davranmak, ona, bizi gördüğüne şeksiz inanarak ibadet etmektir. Zira sen Allah’ı göremiyorsan da o seni ve bizleri görüyor, buyurdu.

O kişi, doğru söyledin, dedi. Sonra kıyamet ne zaman kopacaktır? Dedi.

R.SAV. bu soruya; kıyametin ne zaman kopacağını, sorulan, sorandan fazla bilici değildir. Yani bilmiyorum demek. Ancak R.SAV. daha sonra sahabilerce kıyametin küçük ve büyük alametlerine dair geniş bilgiler vermiştir. Bu bilgilerden bazılarını imanla ilgili bölümde kıyamet kısmında bazıları sayılmıştır.

Daha sonra bu soruları soran ve sonunda doğru söyledin diyen kişinin hali sahabilerin dikkatini çekti. R.SAV. bu zatı caminin kapısına kadar giderek uğurladı ve sahabilerin meraklarını gidermek için onlara “Bu zat Cebrail A.S. dir. İnsan suretinde bize geldiler ve size huzurunuzda dinimizin esaslarını öğrettiler” buyurdular.

Bu hadisten başka İslam’ın şartının inanç ve amel bakımından beş olduğunu bildiren başka hadisi şerifler de vardır ki, bu hadisler hem sözlü hem de fiili olarak ortaya konmuş sahih ve meşhur hadislerdir ki, bunların inkarı insanı sapıklıkta bırakır. Allah korusun. Amin.

Demek ki İslam dinine göre, amentüye inanarak bu inançla amel etmeye İslam, inandığı gibi yaşayanlara da Müslüman denir.

Mümin ile Müslüman kelimelerinin genelde eşanlamlı olmakla beraber, aralarındaki fark mümin, inanan, iman eden, müslüman, müminden farklı olarak daha hassas davranan dini emirlere daha çok sarılan diyebiliriz.

Din, inanç açısından iman, islam, mümin, müslüman demektir. Bu arada bir incelik daha vardır. Bir insan mümin olmadan müslüman olamaz. Evvela iman, sonra İslam ve yaşantıdır. Netice olarak şunu diyebiliriz; Birisi etse öbürü kemik, birisi damarsa öbürü kan, birisi bedense öbürü candır. Yani ikisi bir vücudu (bedeni ve ruhu) ile bir insanı oluşturdukları gibi, imanla İslam müminle müslüman simetriktir. Yani 2+2=4, 2x2=4’tür gibi anlatabiliriz.

İnanmak, imanın, ibadetler ise İslam’ın ve imanın gereğidir. İbadetler itikadı, inancı besleyen toprak ve su gibidir. İbadetlerle beslenmeyen iman güçleşemez. Hatta yaşayamaz. Şöyle de diyebiliriz; İman bir lamba ise İslam onun ışığı, ibadetler de o lambanın yağı, gazyağı, cereyanı, enerjisidir. İman bir sözleşme, İslam da o sözleşmenin hükümlerini yerine getirmek, veya iman bir senet bir çek, İslam da onun günü gelince ödenmesidir. Yani birisi taahhüt, diğeri tediye, ödemedir. Bu ikisi bir arada olmazsa sözleşme, senet, çek vs.nin bir gerçekliği yoktur.

(SÜRECEK)