Çoğumuzun bildiği fıkradır. Anımsamakta yarar var.

Bir köyün ibadethanesinde, din adamı topluluğa öğüt vermektedir. Ansızın içeriye heyecanla dalan bir köylü, köyü sel basmakta olduğunu haber verir. Bütün topluluk hemen kendilerini dışarı atıp kaçar. Sadece din adamı, bütün ısrarlara rağmen köyü terk etmeyi reddeder ve Tanrı'nın kendisini koruyacağını söyleyerek ibadethanede kalır.

Kısa bir süre sonra sular ibadethaneye ulaşır, din adamı çaresiz çatıya çıkar. Sular çatıya yükselirken bir tekne din adamını kurtarmaya gelir. Ancak dini bütün adam, Tanrı'nın kendisini koruyacağını söyleyerek tekneye binmez. Sular yükselir. Din adamı ikinci kata çıkmak zorunda kalır. Bir tekne daha gelir, ancak din adamı yine Tanrı'nın kendisini koruyacağına inancının tam olduğunu söyleyerek tekneye binmez. Sular iyice yükselir. Din adamı artık çatının da en tepesindedir. Bir helikopter yaklaşır. İçindekiler, durumun kötü olduğunu anlatarak, helikoptere gelmesi konusunda ısrar ederler. Din adamı helikoptere binmeyi de reddeder. Bir süre sonra sular iyice yükselir ve din adamı boğularak, hakkın rahmetine kavuşur.

Kendisini ahiretin kapısında melekler karşılar.

Melek: 'Hoş geldiniz, buyurun...'

Din adamı: 'Cennete girmek istediğimden emin değilim..'.

Melek: 'Neden?'

Din adamı: 'Tanrı'ya biraz kırgınım'

Melek: 'Ne oldu ki?'

Din adamı: 'Ben hayatımı ibadet ederek geçirdim, insanlara hep iyilik yaptım, günahtan uzak durdum. Yaşadığım köyü sel bastı, herkes kaçtı ama Tanrı'nın beni kurtaracağına inandığımdan ben kaldım. Görüyorsunuz ki şimdi buradayım'

Tam bu sırada yukarıdan Tanrı'nın sesi duyulur:

'Salağa, iki tekne, bir helikopter gönderdik.. Kurtarmak için daha ne yapacaktık? Böylesine geri zekâlının benim katımda da yeri yoktur…’

* * *

Okuduğunuz fıkrayı yurdum insanına uyarlayacak olursak, olasılıkla Tanrı o gün geldiğinde bu ülke insanlarına şöyle seslenecektir:

'Ben bu ulusa örnek alsınlar ve onu izlesinler diye Mustafa Kemal'i gönderdim. Kötülüklerden kurtuluş yolunu, onun eliyle bunlara göstermeye çalıştım. (Laikliği, demokrasiyi, çağdaş uygarlığı, insan haklarını…) Ama onlar hâlâ benden ve benim adımı kullanan şarlatanlardan medet umuyorlar...

Eh daha ben ne yapacaktım? Her kurtuluş için bir Mustafa Kemal gönderemeyeceğime, göre her biri bir Mustafa Kemal olmayı öğrensinler artık...'

Ne dersiniz, o gün bugün olabilir mi?