BİZ TÜRKÜZ, 1300 KÜSUR YIL ÖNCE ARAPLAR
ARASINDA YAŞANMIŞ ACI OLAYA ÜZÜLÜRÜZ,
AMA KAN DAVASINA DÖNÜŞTÜRMEK HATADIR
İmam-ı Azam;
“Bir olay olmuştur. Gerçektir. Ama bu olay hakkında evet veya hayır şeklinde karar verebilmek için aklı başında, ilim yaşında, işin içinde, bilir kişi olmak lazımdır. Benim içinde bulunmadığım, yaşamadığım, sahih-doğru haberine ulaşmadığım, şahidi, isbatı olmayan 90-100 sene önce olan bir olay hakkında ben ne hüküm verebilirim. Hz. Ali ile Muaviye’yi getirin huzuruma, onları muhakeme edip kararımı vereyim” diyor.
- Bakınız, ben size bir sual soracağım. Siz bana kesin cevap vereceksiniz. Şu anda ben atımın üstündeyim. Siz de yerdesiniz. Soruyorum. Benim atımın ayağı kaçtır?
Hariciler,
- Bizimle eğleniyor musun, görüyorsun ki, 4’tür.
İmam-ı Azam,
- Sayalım öyle ise; 1 sağ ön ayak, sağ arka ayak, 3 sol ön ayak, 4 sol arka ayak. Arkadaşlar, haberler ikidir.
1.Şuhut, gözle görülen, elle tutulan, inkarı mümkün olmayan olaylar, keyfiyet ifade eder.
2.Ahbar, duyuma dayalı bilgiler. Kesin olabileceği gibi, ihtimalli (yarı-doğru) olabilir. Kesinlik ifade etmez. Yani ihbaridir. İşhadi, kesin olan, ihbari duyum ikisinde de gören ve duyanın adaleti, doğruluğu esastır. Duyan ve kendinden duyulanın da (aslına varıncaya kadar) doğru, adil olması gerekir. Yoksa hüküm yanlış olur.
Şimdi, durum bu iken 100 sene evvel olan bir olay hakkında ihbari, habere dayalı muhbirlerin adaleti kesin değil. Nasıl hüküm verebilirim, diyor ve ekliyor. Size şunu kesin söyleyebilirim.
“Haklı haksız olan ellerini kana buladılar. Sizler onların günahlarına dillerinizi bulaştırmayınız.”
İşte tarihi söz budur. Bu söz İmam-ı Azam’ın bize kıyamete kadar ışık tutan Alevisine-Sünnisine örnek olan bir sözdür.
Aslında Hz. Ali R.A. hazretleri, Ehli Beyt uğruna hapislerde çürümüş, işkence görmüş ve hapiste secdede şehiden can vermiştir.
Hz. Ali, Hz. Hüseyin efendilerimizin haklı olduklarında en ufak bir tereddüt etmemiştir. Ama 1365 sene önce olan bir olay nedeni ile haklı bile olsa, doğruyu söyleyip kabul etmekten başka bugünün Sünnisi, Alevisi ne yapabiliriz? Biz Türküz. Bu olay 1300 küsur sene önce Araplar arasında olmuştur. Üzülürüz. İman ederiz. Ama hiç bir ilgimiz olmadığı halde, birbirimizi öldürecek derecede kine, kana bulaşmak tam anlamı ile ahmaklık ve deliliktir.
Bu olay bir kan davasına dönüştürülmüştür, yanlış bir algıdır ki, R.Sav. bütün kan davaları benim ayağımın altındadır, diyor.
Böylece bir konuya da açıklık getirmeye çalıştık.
İmam-ı Azam efendimizin bazı hususiyetlerini, özellikle aklının yüceliğini, mantığının berraklığını, karşısına çıkan ve kendisine sorulan olaylar nedeni ile vermiş olduğu fetva ve hükümleri örnekleriyle anlatmış olduk.
Akıl dinden önce gelir. Çünkü aklı olmayanın dini, yani dini yükümlülüğü de yoktur. Buna fıkıhta “La akle fiddin” Aklı olmayanın ne inanç ne de amel yükümlülüğü olmaz. Bu külli, umumi bir kuraldır.
İşte bu yüzden Hz. Ebu Hanife, verdiği hükümlerde önce Kur’an, sonra sahih, doğru hadisi şerifler, sonra sahabinin R.SAV.den gördüğü ve uyguladığı icma, toplu kabul görmüş hükümleri, daha sonra aklı ile hükmetmiş, hiç meseleyi çözümsüz bırakmamıştır.
Allah ondan razı olsun. Allah bütün itikat ve amelde önderlerimiz olan müctehit imam ve hocalarımızdan da razı olsun. Bu gibi ışık, alimleri toplumlardan eksik etmesin. Amin.
BİTTİ.