DEĞİŞİM VE GELİŞİM KIYAMETE KADAR
SÜRECEK, ELBET SORUNLAR DA OLACAK
İmam-ı Azam daha önce de ifade edildiği gibi, ayetlere, sahih hadislere ve sahabinin sağlam belgeli ve bilgili görüşlerine göre hüküm verir. Zayıf hadislere kıyası, akıl ve mantığı tercih ederdi. Çünkü dünyevi olaylar devamlı gelişim ve değişim içindedir ve kıyamete kadar bu inkişaf devam edeceğine göre sorunlar olacaktır.
Sorunların dinin ana kurallarına uygun olarak çözümü esastır. İnsanların faydası yönünde hükümler çıkarmak ta esastır. Buna dinde maslahat-istihsan denir. Bu kurallar sorunun kişilerin lehine çözümlenmesini amaçlamaktadır. İmam-ı Azam da akıl ve mantık yolu ile bu amaca uygun çözümler üretmektedir. Hatta bu konuda büyük imam eleştirilmiştir. Ne var ki, gelişen olaylar zamanın ilerlemesi ile İmam-ı Azam’ın ne kadar haklı kararlar verdiği ve bu günün insanına, alemlerine ışık tuttuğu görülmüştür. İmam-ı Azam’ın aklı ön plana alarak Kur’an’a ve sünnete dayalı fetvalar vermesi Ebu Hanife zamanında yaşamış, hocası ve üvey babası olan Ehli Beytten Hz. Hüseyin’in oğlu Zeynel Abidin’in oğlu Caferi Sadık’ın babası Muhammed Bakır ile karşılaşmışlar. Muhammed Bakır hazretleri, İmam-ı Azam’a hitaben “ya İmam sen ceddim dedem, Hz. Muhammed SAV.in hadislerine muhalif hükümler, fetvalar veriyormuşsun” demiş.
Ebu Hanife de; “Hayır, ben başta ayet, sonra R.Sav.den gelen sahih –gerçek- hadis, sonra sahabilerin mevcut belgeli bilgili görüşlerini temel alıyorum. Eğer orada bir örnek bulamazsam, R.SAV.den geldiğine emin olmadığım senedi kopuk zayıf hadislere kıyası, aklı ve mantığı Kur’an’a ve sahih hadislere dayalı olarak yorumluyorum.
Eğer sırf aklıma göre fetva verseydim, bir çok meselenin tersi olurdu.
Şöyle ki; Ebu Hanife, Muhammed Bakır R.A.e hitaben diyor ki;
-Ey Ehli Beyt’in can nesli, soruyorum, cevap ver.
-Kadın mı zayıftır, erkek mi?
-Mirasta kadının hakkı 1, erkeğin hakkı 2’dir. Bir mirasın bir kız bir erkek kardeş arasındaki taksimi kadın 1, erkek 2 hisse alır. Doğru mu?
-Evet, bu Kur’an hükmüdür.
İmam-ı Azam:
Eğer aklımla hükmetseydim, zayıfı kuvvetliye tercih eder, kadına iki, erkeğe bir verirdim. Öyle mi, evet, peki buradaki hikmet nedir?
Bilinen ve bilinmeyen hikmetleri vardır.
Birincisi; İslam’da mağdur kardeşin özellikle kız kardeşin nafakası erkek kardeşinin üzerine vaciptir, zorunludur.
İmam-ı Azam’ın Muhammed Bakır hazretlerine sualleri devam ediyor.
-Soruyorum, cevap ver.
-İslam’da namaz mı yoksa oruç mu daha eftaldir, önemlidir.
-Elbetteki namazdır. Kur’an’da 80’den fazla ayetle emredilmiştir.
-Eğer ben ayetle değil, aklımla hüküm verseydim,
Kadın Ramazan’da hayızlı iken tutamadığı oruçları sonra kaza eder. Ama hayız halinde kılamadığı namazları iade etmez. Bu da ayet ve hadis hükmüdür. Eğer ben kıyasla, akılla, mantıkla hüküm verseydim, güçlü ibadet olan namazı kıldırır, orucu kaza ettirmezdim. Demek ki ben aklımla değil, yani dirayetle değil, rivayetle ayet ve hadise göre hükmediyorum.
Üçüncü bir sual:
-İnsan bevli, sidik mi daha necis pistir, yoksa insan menisi mi?
-Elbetteki sidik.
-İdrar yapınca abdest gerekir.
-İlişkiden doğan meni gelince, gusul gerekir. Halbuki meni temizdir. Ama Allah menide gusul, idrarda abdesti emretmiştir. Demek ki, biz aklımıza göre değil, nakile göre hareket ediyoruz.
SÜRECEK