İNSANI İNSAN OLARAK SEVMEZSEK,
AYRILIKLAR FİTNE MALZEMESİ OLUR
İnsan Allah’ın sırlarının emanet kutusudur. Bütün eşyanın ismi fen ve teknoloji insanın beyninde aklında sırdır. Yine insanın cehdi çalışması ile ortaya çıkmaktadır. Bugünkü fen ve teknolojik gelişmeler bunun sonucudur. Bundan dolayı insan muhteremdir, hürmete layıktır, dokunulmazlık özelliklerine sahiptir. İnsanın malı, canı, kanı mukaddestir. Heder edilemez. Dikkat edilirse bu hususta insanın Allah’ın en kutsal varlığı olarak din ve dünya farklılıkları (dini, mezhebi, meşrebi, soyu, sopu, ırkı) söz konusu değildir. Allah’ın varlığı ve birliğini bilme, dini açıdan kazanımlar insana özellik ve güzellik katar. Onu âlâ-yüce yapar. Hadisi kutside (manası Allah’a cc. sözü R.SAV.e ait olan dini kural) “İnsan benim sırrımdır. Ben onun sırrıyım.” (İnsanı inceleyen beni görür, bulur, bilir) buyuruyor.
Ulu Allah insanın gönlünü kendi mekanı olarak yaratmıştır. Yine bir kudsi hadiste; “Benim mekanım yoktur ve kainata sığmam, ancak kulumun kalbine gönlüne sığarım” demekle insanı nasıl yücelttiğini bildirmiştir. Onun için insanlar insanlara bu gözle baksalardı, dünyada ne kan akar ve ne zulüm ve haksızlık olurdu. İşte insanlar bu gerçeği gözardı ettiklerinden yeryüzünü zulümün kara bulutları kaplıyor.
Dünyanın kuruluşunda kıyamete kadar gelecek olan canlıların bütün ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayacak güçte nimetler bizim için yaratılmış. Kavgaya gerek yok iken, pastanın paylaşımındaki hırs ve tamah insanı ‘dilim etti beni dilim dilim’ dediği gibi maalesef insanlık ateş ve su gibi birbirlerine zıt bir tavır içindedir.
“Kimi yerde sürünür, kimi gökte kanatlı” sözünün kaynağı, insanın asliyetini unutup hırs ve tamaha kapılıp kendi cinsine yaptığı zulümün dile getirilmesidir. Allah adalet istiyor. İnsan zalimdir ve zulüm peşinde. Yüce Allah bunca nimetlerini insanlara emanet olarak vermiş, nesilden nesile geçer bu varlık emanete ihanet bu adaletin mizanını bozar, bozuyor. Yüce Allah kendinde olan külli umumi kudret sıfatlarından bir kısmını, cüzünü, insanlara vermiştir. Örneğin; el hak, el kadir, sıfatından cüzdür. İnsan bununla herşeye gücü nisbetinde hakim olur.
Mesela; göz, basir, basar, sıfatının bir cüzünün insanlara verilen, insan bilgi ve yakını bununla görür, bilir. Hak emretmeseydi göz bir çukurdan ibaret kalırdı. Kulak; semiğ sıfatından insana verilen bir zerredir. İşitme olmazsa kulağın başta bir oyuktan farkı olmazdı. Dil; söz, kelam, en büyük kudrettir. Bir et parçası neler yapıyor. İşte o yapma kudreti Allah’ın kadir sıfatından insanın hissesine düşenle konuşur.
Nefes; insan ömründe sayılıdır. Bir nefes iki kısımdır. Bir alınır, içe çekilir, bir verilir dışa verilir. Onun için büyük sufi, filozof, alim, şair, Şeyh Sadi Şirazi, bir nefes iki şükrü gerektirir. Biri nefes alış, diğeri de veriş içindir, diyor. Allah dur derse can çıkar, canın nefes Allah’ı zikir içindir, fikir de bir zikirdir, düşünmek te bir ibadettir. “Bir saat düşünmek (kudreti hikmeti 70 senelik ibadetten yeğdir” (Hz.Muhammed SAV) buyurur. Sen onu zikret çünkü o seni bırakmaz. Zikreder (Allah cc) Allah kulum derse, iş biter. Bütün mazhariyetler ayağına serilir. Onun için insan süfli değil ulvidir. Yeter ki sen insan gibi insan ol, insan olmak şeklen insan olmaktan başkadır. Allah insana Kur’an’da ey beşer diye hitap etmiyor. İnsanı tam ifade eden insan diye; Ya Eyyühel insan, ey insan diye hitap ediyor.
Alim Arif veli de insandır. Cömert, sahi, vasi de insandır. Adi, şaki, zalim, vahşi de insandır. Kerim olan insan, insandır. Gönül tarife sığmayan kalbin adıdır. Bunu kirletirsen adi bir et parçasıdır. Çünkü Allah kalbe, gönüle tecelli eder. Allah’ı insan azalarından ilk bilen kalptir, gönlüdür.
Netice; insan gibi insan adam gibi adam ol. Allah insanı mübarek ve muhterem kıldı. Sen ona insan olduğu için tazim et (Pazar kurdum götürü yaratılanı sevelim yaratandan ötürü) İnsanı insan olarak seversek bütün ayrılıkları halıya güzellik veren desenler gibi görürüz. Halı insanı desenler de farklılıkları ifade eder. Ama insana insanca bakmazsak ayrılıklar fitne malzemeleri olur.
SÜRECEK