ARAPÇADA SÜNNET “GİDİLECEK YOL”
DEMEK, GENİŞ ANLAMIYLA DA BÖYLE

Bunlardan, bu 4 temelden başka istisna, ana kurallara aykırı olmayan, güzel olan ve insanların yararına olan hususların helal kabul edilmesi gibi.
Örf ve adet vs. gibi kurallar da vardır. Burada bilinmesi gereken ana fikir; hiçbir delilin temel kural bile olsa Kur’an ayetlerine uygun olması, ters olmamasıdır ki, her hüküm, hadis olsun başka bir kural olsun asla Kur’an’a zıt olamaz.
Efendim biz sadece Kur’an’a uyarız. Başka delil tanımayız diyenlerin kötü niyetli oldukları aşikârdır. Çünkü bütün nehirler, hatta sular neticede denize, o da okyanusa akar. Bütün bilgiler, kurallar da Kur’an’a dayanmak zorundadır. O zaman kuralın adı hadis veya sünnet veya icma olması neticeyi değiştirmez. Bu çok açık bir husustur.
Şimdi konuya dönelim;
1-R.SAV. efendimiz, “Size iki esas bırakıyorum. Birincisi Kur’an’dır. Allah’ın mutlak kitabıdır. İkincisi ise; peygamberin sünneti ve ehli beytidir. (Bunlar asla şaşmaz) Bunlara sımsıkı yapıştığınız müddetçe asla yolunuzu şaşırmazsınız.
2-Beni namaz kılarken nasıl görmüşseniz, siz de öyle kılınız. (Bunu bana Cebrail gösterdi, ona da Ulu Allah öğretti.) Hadisi şerif.
Kur’an da hadis te, her ikisi de vahydir. (Vahiy Allah’tan gelendir) Bu bakımdan ikisi de birdir. Burada hadisin peygamberimizden suduru kesin olmalıdır. Kur’an vahyin en yüce mertebesidir.
Kur’an metlüv: Namazda ibadet olarak ve namaz dışında okunması ibadettir. Bu bakımdan Allah’tan gelen Kur’an’ın sadece lafzı, sözü değil, engin manalarıdır. Bunun içindir ki, yalnız mana tercüme hakiki Kur’an değildir.
Hadis ve sünnet de vahiydir. Çünkü Cebrail, peygamberimize Kur’an ile geldiği gibi hadis ve sünnet ile de gelirdi. Birçok sünnetleri ahkam ve ibadetleri R.SAV.e Cebrail öğretti ki, o da onu Allah’tan alıyordu.
Şu da var ki, hadisler metlüv, yani lafız değil manadır. Sözleri R.SAV.e manası Allah’a aittir. Hadisler bunun için önemlidir. Hadisler sadece mana olduklarında namazda okunmazlar, okunsalardı onlar da Kur’an olurdu. Gerçek hadisle amel etmek gerekir. Çünkü ya ahkâmdır veya ibadetle ahlâkla ilgilidir. Hadisleri tam mevcutsa sözleri ve manası ile değilse sadece manası ile rivayet caizdir. Bu da hadisi Kur’an’dan ayıran bir ayrıntıdır. Bunları sanıyorum en güzel ve gerçek olarak açıkladıktan sonra, hadis ve sünnetin izahına geçebiliriz.
HADİS: Tahdisten isimdir. Bir konuda haber vermek demektir. Sonradan R.SAV.e ait olan söz, iş, fiil ve takrir. (başkasının yaptığını görüp de R.SAV.in onu doğru bulmasına takriri sünnet denir.)
Hadisin bir manası da sonradan olandır. Bu bakımdan Kur’an kadimdir. Allah’la var olmuştur. Hadis R.SAV.in sözüdür. Sonradan zuhur etmiştir. Böylece hadis, Kur’an’dan ayrılmaktadır. (Ebul Beka)
Hadis kelimesi Kur’an’da bir hususta verilen haber anlamına gelir. Kur’an’daki ibretler, kıssalar böyledir.
Hadis ilmi ile uğraşan usul ve vurud alimlerince hadis haber eser aynı manaya gelirler. Yani nebi S.AV.e nisbet edilen Kur’an olmayan herşeydir. Bunların toplamına da sünnet denir. Peygamberimizin beyanı haktır. Bunu Kur’an söylüyor. R.SAV.in asla boş ve kendinden birşey söylemediğini Kur’an bildiriyor. (Hecm suresi) Demek ki peygamberimizden zuhur eden her söz hareket ve R.SAV.in tesbitlerine sünnet denir.
Hadsi de bunun diğer adıdır diyebiliriz. Aslında Araplarda sünnet gidilecek en doğru yol anlamına gelir. R.SAV.in yolu da en doğru yol olduğuna göre onun yoluna sünnet yolu denir. Demek ki sünnet geniş anlamıyla yol, izlenecek yol gibi manalar taşır.
SÜRECEK