DÜNYA İHMAL EDİLEMEZ, YÜKSELEN MİLLETLER
GECEZİ GÜNDÜZE KATARAK REFAHA ULAŞMIŞTIR
Görülüyor ki, ahiret ebedi. Oraya herkes ameli ile gidiyor. Zaten böyle olmazsa ilahi adalete gölge düşerdi. Allah’ın hak terazisinin bir milim şaşmadığı yer orasıdır. Çalışanın da, tembelin de eşit olduğu hiçbir yerde görülmemiştir. Şayet varsa haksızlık iledir. Ama ahirette böyle bir iltimas düşünülemez.
Görülüyor ki, dünya ahiretten daha önemlidir. Çünkü kazanç, ziyan, zarar dünyada, cennet cehennem oradadır. Dünya sebep, ahiret sonuçtur. Sebep sefa ise sonuç vefadır. Sebep cefa ise sonuç cezadır. Demek ki ahiret dünyada kazanılmaktadır.
Aslında R.SAV.in bu konuda birçok emir ve tavsiyeleri, ulu Allah’ın da ayetlerle bildirilen buyrukları vardır. Ayette; insan için gerek dünya, gerekse ahiret için ancak çalıştığı vardır. Başkası yoktur. R.SAV.de “Sizin en hayırlınız dünyası için ahiretini, ahireti için dünyasını terk etmeyeninizdir” Dünyada kalacağın kadar dünyaya, ahirette kalacağın kadar ahiret için çalış tavsiyeleri ne kadar güzel örnektirler.
Bu bakımdan dünya bir saniye bile ihmal edilemeyecek kadar değerlidir. “Dünya fani, ahiret baki” sözü bizi asla tembelliğe götürmemelidir. Yükselen insanlara yücelen milletlere bakın, hepsi geceyi gündüze katarak çalışmak suretiyle, ilim, fen ve teknoloji yoluyla refaha ulaşmışlardır. Yatan insanın yol aldığı görülmüş değildir. Yazın söğüt gölgesinde yatanlar, kışın zemheri soğuğunda kaz gibi titrerler derler. Bir acı gerçek, söz ne doğru sözdür. Onun için dünya fanidir. Ama olmazsa olmazdır. Dünyanın faniliği bekanın kazanılmasının temel taşıdır. Bunu böyle anlamazsak dinimize iftira etmiş oluruz.
Mevlana hazretleri, karıncanın cenneti var, veya cehennem korkusundan mı gece-gündüz harıl harıl çalışıyor. Bir buğday tanesini duvardan aşırmak için yüz kere duvara tırmanıyor, düşüyor. Ama asla yılmıyor ve başarıyor. Demek ki, dünya hor görülecek bir yer değildir. Önemli olan ahiret için, dünya için dünyayı değerlendirmektir.
Şunu da unutmamak gerekir. Faniyi, dünyayı fenaya veren bakiyi gaib eder. Yani dünyayı hor gören ahirette kor ateş görür.
Unutmayın ki, dünya da, ahiret de müminler için yaratılmıştır. Onun için dünyada müslümanlardan daha ileri bir millet olmaması gerekir. Ama durum öyle değil diyebilirsiniz. Dinin sana gece gündüz çalış emrini verirken sen ve ben yatarsak olacağı budur. Tarih içerisinde geri kalışımızı dine bağlayanlar çıkmış. Hatta insan hayatından dinin çıkarılması gayretleri de olmuş, ama bu savın boş bir endişeden başka bir şey olmadığı açıkça anlaşılmıştır. (Komünizmin çöküşü gibi) Çünkü dinin olmadığı yerde ahlak, namus, şeref olmaz. Bu değerlerin olmadığı yerde huzur, hatta hayat olmaz. İlim ve tecrübeyle sabit gerçekler bunu defaatle göstermişlerdir. Kabahatimizi bilmeli, dinimize sarılmalı, emredilen gayreti göstererek hem dünyamızı hem de ahiretimizi kazanacak her türlü performansı ortaya koymalıyız. Hak ve hakikat duygusu ile hayra, ilme, ahlaka hizmet etmeli ve bu uğurda azim ve gayretle, sebatla çalışmalıyız.
Netice şudur ki, dünya ahiretten daha önemlidir. Dünya ahiretin anasıdır, tarlasıdır, fabrikasıdır, yani herşeyidir. Cennet de, cehennem de dünyada mevcuttur. İnsan isterse dünyasını da, ahiretini de hem cennet, hem de cehennem yapabilir. Dünya fani ise, iyi ya, boş durma, onu terketmeden ahiretini kazan. Su kesintisi var, belli saatte akan çeşmeden kabını doldur. Sonra susuz kalır, pislik içinde boğulursun. Bunlar tecrübedir, tecrübe deney ise en hakiki gerçek ilimdir.
SÜRECEK