Yüzyılın felaketi bir deprem…

Türkiye’yi yerinden sarsan bir deprem…

Aynı zamanda güçlü bir toplumsal dayanışmayı tetikleyen ve yaratan bir deprem…

Ama siyasetlerin, yine de faydacı yaklaştığı bir deprem…

Evet, 6 Şubat günü saat 04.17’de merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7.7 büyüklüğünde, saat 13.24’te merkez üssü Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi olan 7.6 büyüklüğünde iki deprem Türkiye’yi yüzyılın felaketiyle karşı karşıya bıraktı.

Maraş, Antep, Urfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis ve Malatya’da 29 bin 605 kişi hayatını kaybetti. 80 bin 278 kişi yaralı kurtarıldı. 24 bin 921 bina yıkıldı. Milyonlarca insan evsiz kaldı. (Ama bu sayılar halen değişmektedir.)

* * *

Anadolu'ya gelip yerleşik hayata geçeli 1000 yılı geçti, ama hala yerleşik hayatı idrak edemedik. Kentleşmenin, kentlerde yaşamanın gerekleri nedir öğrenemedik.

Ve de öğrenemedik ev yapmayı, öğretemedik ev yapmayı.

“Deprem Dede” olarak tanınan Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, 1 Kasım 2010 günü Kayseri'de öğrencilere depremden korunma yollarını anlatırken, “Türkiye’de nereye giderseniz gidin, deprem üretim odaklarıyla karşılaşırsınız. Bundan kaçarınız yok. Cennet bir ülkede yaşıyoruz, ama deprem açısından maalesef özürlü” demişti.

Ve de ardından “Unutmayın deprem öldürmez, binalar öldürür” demişti.

Nitekim Sütçü İmam’ın Maraş’ı yıkıldı.

Şahin Beyin Antep’i yıkıldı.

Oğlumun da çalıştığı Büyükşehir Belediyesi Binası ile birlikte Hatay yıkıldı.

Adana, Urfa, Diyarbakır, Kilis yıkıldı.

Osmaniye, Adıyaman, Malatya yıkıldı.

Ama yıkanlar, düşman değil… Yıkanlar, yalnız deprem değil…

Yıkanlar, o binaları içindekilere mezarlık olarak yapanlar…

Yıkanlar, mimari projeyi tam olarak uygulamayıp hırsızlık yapanlar…

Ve yıkanlar, imar aflarıyla bu tip binaların yapılmasının önünü açanlar…

İşte yüzyılın bu felaketi üzerine, Hz. Muhammed karikatürleriyle büyük bir katliama sebep olan Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo, depremle ilgili bir enkaz görüntüsü çizmiş, “Türkiye’de deprem. Tank yollamaya bile gerek yok” yazarak Türkiye ile alay etmiştir.

* * *

İktidarlar 1948 senesinden bu yana sayısız imar affı yasaları çıkardılar.

Üstelik “imar affı” yasası için “imar barışı” ifadesini kullandılar.

Aslında Türkiye’nin tartışması gereken önemli konuların başındadır imar affı.

Ne yazık ki her siyasi hareket tarafından benimsenmiş, her siyaset tarafından yaşama geçirilmiştir.

Peki, bu durumun bir açıklaması yok mudur? Elbette vardır ve de siyasal ve parasal ranttır.

İşte yapılan imar afları, namı diğer imar barışı:

Tek parti (CHP) döneminde 3 imar affı çıkarılmıştır.

Demokrat Parti döneminde 2 kez...

Adalet Partisi döneminde 1 kez...

Kenan Evren döneminde de 1 kez...

Özal döneminde 4 kez...

Ecevit’in koalisyon (DSP-ANAP-MHP) Başbakanlığı döneminde 1 kez çıkarılmıştır.

AKP döneminde ise 6 kez çıkarılmıştır.

Yani bugüne kadar tam 18 kez imar affı çıkarılmıştır.

* * *

Peki, ders alındı mı? Hayır, alınmadı.

33 bin vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 100 bin vatandaşımızın yaralandığı, 116 binden fazla binanın hasar gördüğü 7,9 şiddetindeki 1939 Erzincan Depremi’nden ders alındı mı? Alınmadı.

3.840 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 10 bine yakın binanın hasar gördüğü 7,5 şiddetindeki 1976 Van-Çaldıran Depremi’nden ders alındı mı? Alınmadı.

18.373 vatandaşımız hayatını kaybettiği, 25 binden fazla vatandaşımızın yaralandığı, yüzbinlerce ev ve iş yerinin hasar gördüğü 7,4 şiddetindeki 1999 Gölcük Depremi’nden ders alındı mı? Alınmadı.

Hemen ardından gelen ve 894 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 4948 vatandaşımızın yaralandığı 7,2 şiddetindeki 1999 Düzce Depremi’nden ders alındı mı? Alınmadı.

176 vatandaşımız hayatını kaybettiği, 625 binanın çöktüğü 6,4 şiddetindeki 2003 Bingöl Depremi’nden ders alındı mı? Alınmadı.

601 vatandaşımız hayatını kaybettiği, 2 bine yakın vatandaşımız yaralandığı 7,2 şiddetindeki 2011 Van Depremi’nden ders alındı mı? Alınmadı.

Ve de 2020 Elazığ Depremi’nden, 2020 İzmir Depremi’nden ve diğer depremlerden ders alındı mı? Alınmadı.

Ve maden kazalarından ders alındı mı? Alınmadı.

Evet, bu felaketi ve felaketleri yaşayan ülkemizde umarız ki, Cumhuriyet tarihinin ve yüzyılın gördüğü bu en büyük felaketten gerekli ders alınır ve de alınmalıdır.