Eskiden masallar çocuklara anlatılır ve çocuklar mışıl mışıl… Uyurlarmış.
Bir varmış bir yokmuş, “kuzucuklarım benim” diye başlayan masallar,
Zaman geçtikçe, çağ atlamış olmalı ki, büyüklere, “koyuncuklarım benim” diye anlatılmaya başlanmış.
Ailemizin büyüğü olan halam dün akşam hepimizi bir arada bulunca “gelin koyuncuklarım size bir masal anlatayım” diyerek söze başladı.
Masal bu ya;
“Bir kasabada her gün hava kararınca insanlar maymuncuk ve fenerlerini yanlarına alır, komşularının evlerini soymaya giderlermiş. Tabii gün doğarken geri döndüklerinde de kendi evlerini soyulmuş bulurlarmış.
Ama ülkede kimse kaybetmezmiş, çünkü herkes birbirinden çalarmış.
Adamın biri ise hırsızlığa çıkmaz, geceleri evinde oturur çalışırmış... Böyle bir durumda tabii onun evi soyulmazmış...
Gel zaman git zaman, ahali adama homurdanmaya başlamış:
“Çalmadan yaşamak senin tercihin, ama kötü örnek olmaya hakkın yok” diye kızıyorlarmış.
Adam bakmış olmayacak, sonunda kasabayı terk etmiş, bir başka mekâna taşınmış.
Kasabada ise hırsızlık var gücüyle devam etmiş. Becerikli olanlar hırsızlıkta ustalaşmış, zenginleşmişler.
Zenginleşenler kendileri için maaşlı hırsızlar çalıştırmaya başlamışlar.
Bir yandan da kendilerini ve mallarını korumak için bekçiler tutmuşlar, hapishaneler kurmuşlar.
Kendi mallarının çalınmasını yasa dışı ilan etmişler.
Ancak yoksulları soymak hâlâ serbestmiş. Bunun da kanuni yolları bulunmuş, yoksullar soyulmaya alıştırılmış.
Sonunda hayat dengesiz bir dengeye gelmiş. Herkes düzene razı olmuş.
Ancak herkesi memnun edecek bir yönetici bulmakta zorlanıyorlarmış.
Düşünmüş taşınmış, oraları ilk terk eden dürüst adamı başa getirmeye karar vermişler. Bir heyet oluşturmuş, yaşadığı yeri uzun uzun aramışlar. Gün yetmemiş. Gece de mumları yakıp aramaya devam etmişler. Nihayet evin yerini öğrenmişler. Ne var ki, adam gelenlerin kim olduğunu, neden geldiklerini öğrenmiş, onlar kapıyı çalmadan önce evi terk etmiş. Çıkarken de kapıya şu notu bırakmış:
“Bir yerde dürüst adam mumla aranır olmuşsa, her şey için çok geç demektir...”
Masal bitti ama hepimizin uykusu kaçtı sabaha kadar oturduk. Halam bize ne anlatmak istedi diye yorumlar yaptık.
Sabah namazına kalkan halam uykulu gözlerle son sözü söyledi;
Ne arpacık kumruları gibi düşünüp durursunuz. Sözümüz meclisten dışarı, yarası olan gocunsun…
Her Gününüz Güzel Olsun.