Köşe yazılarımı, genelde sanal ortamlarda da paylaşıyorum. Böylece de daha çok okura ulaşıyorum.
Bunun güzel yanları olduğu kadar, tatsız yanları da oluyor elbet.
Olumlu eleştiriler kadar, bol küfürlü eleştiriler(!) de alıyorum.
Sanal ortamlarda yayımlanan “Adı Ekmeleddin olmasaydı da…” adlı yazıma da benzeri eleştiriler gelmiş.
Öven de sağ olsun, söven de…
… …
Karaman’da yaşayan, birbirimizi hiç görmediğimiz ama 40 yıldır birbirimizi tanırcasına dost olduğumuz, Öğretmen ve Halk Ozanı Nevzat Dağlı kardeşim; Zeki Sarıhan’ın konuya ilişkin bir makalesini düşmüş yazımın altına yorum olarak.
* * *
Sayın Sarıhan, sizlerle (özetini) paylaşmak istediğim bu makalesinde, kinayeli bir üslupla; “Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmenin yol ve yöntemlerini” anlatmış.
Sayın Sarıhan diyor ki;
“…Ülkenin ve devletin çivisini çıkarmış, Türkiye Cumhuriyetinin en büyük yolsuzluklarına imza atmış, diktatör heveslisi zat, Cumhurbaşkanı olmak istiyorsa; onun dizginlenemez bu hevesine, siz de katkıda bulunabilirsiniz.
•Bu katkının ilk aşaması, bu beyefendinin karşısına çıkarılan adayın, iyice bir örselemesi ve yıpratılması işlemidir. Bu işlemi sakın ola ihmal etmeyin, 24 saat kesintisiz uygulayın.
•Ülkenin mevcut güçlerini ve dengelerini dikkate almayın.
Bir önceki ve ondan daha önceki seçim sonuçlarını gösteren rakamlar, kafanıza takılmasın; silin onları hafızanızdan.
Sakın ola başka partilerle ve çevrelerle güç birliği yapmayın. Yalnız kendinizi temsil edecek bir aday çıkarın.
Emin olun bu yöntemle, cumhurbaşkanlığı seçimini, çok ama çok daha rahat kaybedersiniz
•Türkiye halkının sosyal, siyasal ve kültürel yapısını boş verin. Halkın çoğunluğunu ikna etmek gibi bir derdiniz de olmasın.
Siz “kendi adayınızı” çıkarın. Gerisi ne yaparsa, nereyi, kimi desteklerse desteklesin. Size ne?
Zaten sizin seçim kazanmak ya da istenmeyen adayı seçtirmemek gibi bir derdiniz yok, öyle değil mi?
•Bir yerde “İslam” sözcüğü geçiyorsa, bunu hemen “şeriat” olarak algılayın!
İslam ülkelerini toptan gözden çıkarın. O ülkelerde görev yapan, İslam tarihini ve kültürünü araştıran, hatta Arapça bilen herkes koyu bir şeriatçıdır! Aman ha… Böyle birini değil cumhurbaşkanlığına aday göstermek, selam bile vermeyin ona.
•Çatı aday çıkaran partilerin yöneticilerine hemen b.k atmaya başlayın. CİA Ajanı, Amerikancı, Cumhuriyet yıkıcısı gibi suçlamalar, en çok prim yapan suçlamalardır. Gösterilen adayın, Suudi Arabistan, İngiltere, ABD, hatta İsrail tarafından dayatıldığını savlayın. Yalandan kim ölmüş ki?
Bu millet yalana, dolana, komplo teorilerine bayılır.
•Ortak adayın şimdiye kadar yaptıklarını, söylediklerini, aldığı görevleri, kariyerini bir yana bırakın. Dedesinin, dedesinin dedesinden başlayarak araştırmaya başlayın.
Çocukluk hayatını didikleyin. Bakın bakalım ne herzeler yemiş(ler).
Ayrıca da onu sıkı bir sınavdan geçirin. Sizinle aynı görüşte olduğu konusunda yemin ettirtin. Baktınız yemin de ediyor, ona inanmadığınız imajını takının.
Bu şartlarda zaten adaylıktan çekilecektir.
Siz de böylece seçimleri daha baştan kaybederek, amacınıza ulaşmış olursunuz.
•Kazanmayı ve daha geniş bir kitle ile birlikte olmayı hiç düşünmeyin. Sınırları hiç genişlemeyen, hatta giderek daralan bir dünyaya kapatın kendinizi.
Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetseniz ne olur ki; önemli olan sizin hayalhanenizde rahat etmeniz.
•Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı kazanmak için ne gibi taktikler uyguladığını, kimlerle işbirliği yaptığını unutun. Örneğin Samsun’a çıktığı gün, “laik bir cumhuriyeti” ilan ettiğini farz edin. Yani sonra söylemeniz gerekeni baştan söyleyin. Ne stratejiniz, ne taktiğiniz olsun.
Siz bu tür şeyleri beceremezsiniz zaten, o işi, “Usta”ya bırakın. Zira o kullandığı taktiklerle sizi sulu dereye götürüp susuz getirmeyi başaracaktır.
•Ortak aday, daha tek kelime konuşmadan onun aleyhinde o kadar konuşun ki, karşı tarafın işi kolaylaşsın… Ona iş kalmasın. Onun ya da onların yapacağını siz yapın.”
* * *
Sayın Sarıhan’ın önerileri burada bitiyor. Bu önerilere Nevzat Dağlı Kardeşim de bir ek yapmış.
O da şöyle demiş;
“…Gezi Parkı eylemlerinde kurulan 'yeryüzü sofralarını', orada oruç açmanın onurunu paylaşan eylemcileri unutun.
Ben 'dinci değil dindarım' diyen bir bilim adamına karşı çıkın.
(Ha bu arada, yüzünü kapatıp sağı solu taşlayan eylemcilerin oyuna da fazla güvenmeyin, çünkü onların da adayı var.)
Böylece seçimlere, Bay Diktatör Heveslisi, sizin sapına(!) kadar Atatürkçü adayınız ve ayrılıkçı güçlerin adayı katılsın.
Eğer iyi çalışırsanız, seçimlerde ikinci tura; diktatörlük isteyenle, federasyon isteyen adaylar kalabilir.
O zaman ikinci turda oyunuzu onurla kullanabilir ya da yaz tatilinizi geçirmek üzere deniz kenarına gidebilirsiniz….”
İsmail Haboğlu’nun notu;
Sayın Zeki Sarıhan ve Nevzat Dağlı kardeşim, emek vermişler, bize yol göstermişler.
Sağ olsunlar, var olsunlar da; biz seçim kaybetmenin kitabını yazmış bir kitleyiz. Bizde bu önyargıcılık, bu ben bilirimcilik, bu başıbozukluk, bu disiplinsizlik olduktan sonra; aslanlar gibi bu seçimi de kaybeder; Tayyip Bey’i cumhurbaşkanı yaparız evvel Allah; hiç kimsenin endişesi olmasın.