Bir varmış, bir yokmuş. Hem varmış, hem yokmuş!

Yıllar önce duymuştum. Fıkra gibi yaşanmış bir olaydı.

Günün koşullarına göre toplanan bilgiler uzmanlar tarafından yorumlanıp hava tahmin raporları olarak sunulurdu. Günümüzde olduğu gibi gazetelerin okunmadığı, televizyonların bulunmadığı yıllarda radyo ajanslarında (haberlerinde) yer alırdı.

Aklımda kalanlara göre bir ilçede görev alan meteoroloji görevlisi belirli noktalara rüzgar gülünün yanı sıra yağan yağmurun miktarını ölçebilmek için özel olarak üretilmiş kaplar yerleştirirdi. Yağmur yağdığında kabın içinde bulunan ölçü çizgilerine göre ölçüm yapılırdı. Toplanan bütün bilgiler Ankara’da bulunan merkeze gönderilirdi.

Yoldan geçmekte olan jandarmanın dikkatini çeker. Kabın içinde birkaç damla su bulunmaktadır. Hayırsever jandarma idrarını boşa harcamak istemez. Görevli kişi her gün yaptığı gibi rüzgarın şiddetini, kabın içindeki su miktarını, havanın bulutlarını, sıcaklık gibi bilgileri meteoroloji genel merkezine bildirir.

Kısa bir süre sonra kaymakamlığın telefonları çalmaya başlar. Geçmiş olsun dileklerinin yanı sıra can kaybının olup olmadığını sorar. Kızılay, çadır, battaniye, seyyar mutfak hazırlamak için çalışmalar başlatmıştır. Yardım konvoylarının en kısa sürede yola çıkacağını söyler.

Kısa sürede merkeze gelen bilgilerin yanlış olduğu anlaşılır.

Bu satırları okuyanlar yeni duymuş olduğu fıkraya yorumlar katarak başkalarına ulaştırır. Büyüklerimizin deyimiyle eğri oturup doğru konuşalım:

Gazetede yazmıştır. O halde doğrudur. Okuyanlar dinleyenler kahkaha atmıştır. Hiç bir kimse bunun doğru olup olmadığını araştırmaz. Bizim için güvenilir olan biri yazmışsa, onun bal damlayan ağzından çıkmışsa doğrudur. Bizim ‘kafadan’ olan biri değilse kesinlikle yalandır!

Çocuklar ninnilerle uyur; oyunlar oynayıp, masallar dinleyerek büyür. Masallardan, ninnilerden öğrendiklerini oyunlar oynayıp uygular. Masallarda iyiler kazanır. Kötüler kaybeder. Onlar, iyi bir insan olmak için kısa sürede büyümek ister. Büyükler gibi çocuklar da masalların gerçek olmadığını bilir.

Büyükler masal yerine masal gibi anlatılanları dinler. Onlar hovardalık yalanlarını, avcıların uzman birer atıcı gibi anlattıklarını can kulağıyla dinler.

İnsanlarımız duymak istediği yalanlar konuşulursa doğru kabul ederler. Sorup soruşturmaz. Doğru söyleyenlerin söyledikleri doğrudur. Yanlış söyleyenlerin söyledikleri yanlıştır. İyiler vardır, her zaman iyilik yapar. Kötüler vardır kesinlikle kötülük yapar.

Fanatik futbol taraftarlarına göre hakemlerin rakip takımların yararına vereceği kararlar kesinlikle yanlıştır. Hakemin bütün sülalesi payına düşeni alır.

Örnekleri saymakla bitiremeyiz. Bizim yaptıklarımız doğrudur. Oy verdiğimiz parti her zaman doğru olanı yapar. Bizim gibi düşünenler yanlış yapmaz. Yalan söylemez.

Aslına bakarsanız masallara inananlar çocuklar değil, büyüklerdir. Masal anlatanlar her zaman olduğu gibi doğru yerde orada bulunanların duymak istediği yalanları masal şeklinde anlatır. Onların dinledikleri masallarda gökten üç elma düşmez.

Masal anlatanlar servet kazanır. Masal dinleyenler ise ömür boyu yalanları dinler.