Yukarıdaki resimde, Ulu Önderimizin elinde tuttuğu meyveyi gördünüz mü?

Portakal o.

Ülkeye ilk giren portakal.

Atatürk aracılığıyla, Atatürk zekâsı ve ön görüsüyle ülkeye giren portakal.

Hani 1975 yılına dek Alanya’yı çiçekleriyle buram buram kokutan ağaçların meyvesi olan portakal.

ATATÜRK'ÜN tarım geliri ile kurduğu fabrikaları satarak ekonomik sorunları (sözde) aşmaya çalışan, birçoğu yandaşlarına peşkeş çekilen fabrikalar var ya; işte o fabrikalar, bu tür tarımsal ürünler satılarak kurulmuştu…

Yanlış tarım politikası ile şu anda saman ithal eden bir ülke, doğru tarım politikası ile bakın neler yapmış neler.

… …

Bir devlet başkanı elinde portakal tutuyor...

“Ne var bunda, sıradan bir olay işte" diyenler olabilir...

Bu portakallar, 1930’lu yıllarda İtalya’dan getirildi ve Mersin Antalya ve Ege’nin bazı bölgelerinde aşılandı...

Buraya kadar sorun yok!

Okuyun bakalım!

Hele siz okumaya devam edin bakalım, ardından neler gelecek.

* İskenderun Demir Çelik Fabrikası,

* Nazilli Basma Fabrikası,

* Kayseri Sümerbank tekstil fabrikası,

* Şişe cam fabrikası,

* Aliağa rafinerisi

Ve daha birçok fabrika, RUSLAR tarafından yapıldı; parası işte bu portakallarla ödendi.

… …

Türk Sanayi’nin omurgasını oluşturan bu hayati tesisler sayesinde, hem on binlerce insanımız iş buldu, hem de Türkiye, milyarlarca dolarlık ithalattan kurtuldu, dışarıya bağımlılığı azaltıldı.

* * *

Ve bunların karşılığında bir lira bile ödemedik… Hepsinin parası, sebzeyle, meyveyle, narenciyeyle ödendi.

Aynı yıllarda çay bitkisinin Rize’ye getirtilip ekildiği gibi…

1927’de çıkartılan yasa ile; “fındık fidesinin” ihracatının yasaklanıp; Ordu ve Giresun’un fındık yetiştiren il olarak kabul edilmesi gibi…

Ve devamında fındık kongresinin toplanması gibi…

Demem o ki; Ulu Önderimizin elinde tuttuğu o portakal çok önemli

Tarihsel bir resim, tarihsel bir an o…