Günlük politikadan mümkün olduğu kadar uzak durmaya çalışayım diyorum ama ülke ekonomik olarak öyle bir noktaya geldi ki, endişe duymamak mümkün değil. Freni patlamış, ayrıca da sürücünün direksiyon hâkimiyetini kaybettiği bir otobüsün yolcuları gibiyiz. Bindik bir alamete ve nereye gittiğimizi de ne yazık ki sürücü dâhil hiç kimse bilmiyor.

Eski bir tarihte rahmetli babamın başının üst kısmında başlayan kızarıklık ve deri dökülmesi zamanla bütün vücuda yayılmaya başlayınca doktora götürdük. Birkaç denemeden sonra bu hastalığın ancak üniversite hastanelerinde tedavi edilebileceği söylenerek Ankara’da iki ünlü prof ismi verildi. Hemen gidip muayene ettirdik ama onlar da teşhis koyamadılar ve deneme yanılma yoluyla tedaviye başladılar. Bu yöntemlerden biri de vücudun kendi kendini tedavi edebilmesi için bilinçli olarak ateşini yükseltmekti. Her öğün bir avuç dolusu ilaç yutturuyorlardı. Bir iki gün içinde ateş önce 39, sonra 40 derken 42’ye dayandı ve hasta bilincini kaybetti. Verilen ateş düşürücü ilaçlar da etki yapmayınca sırttan et koparıp laboratuvara göndererek etkili ilacı bulmaya çalıştılar. Sonuçta, bu kadar dış müdahaleye dayanamayan mide delindi.

Bunu niye anlattığıma gelince, şu anda uygulanan ekonomik politika ile doktorların babama uyguladığı tedavi yöntemi arasında hiçbir fark yok. Nasıl ki, olası sonuçlar düşünülüp önlem alınmadan babamın ateşi yükseltilerek tedavi yapılmaya çalışılıp sonra da kontrol kaybedildiyse, bizim ekonomi kurmayları da aynı yöntemle ekonomiyi yönetmeye kalktılar. Böyle olunca da hiç hesap etmedikleri enflasyon kontrolden çıkıp da TUİK’e göre %73’e, diğer tüm araştırma kuruluşlarına göre ise %160’a dayanınca, ortalık yangın yerine dönüverdi.

Bundan sonra ne mi olur? Gene babamın hastalığından yola çıkarak söyleyeyim: Bir doktorun önerisiyle, 24 saat içinde Almanya’dan ilaç getirterek herkesin son anlarını yaşadığı gözüyle baktığı babamı yeniden hayata döndürdük. Yani teşhis doğru olunca, tedavi de olumlu sonuç verdi. İnşallah, “ben ekonomistim” diyenlerin dışında birileri de ülkenin hastalığına doğru teşhis koyar ya da koymasına izin verilir de tedavinin sonucu olumlu olur.

Peki ama” Bizi bu zor dönemden çekip çıkaracak böyle birileri var mıdır acaba?” diye merak edenler için söyleyeyim: Mutlaka vardır ve her şeyi bildiğini zannedenler tarafından değersizleştirilip itildiği köşede yeniden fark edilip sorumluluk verilmesini bekliyordur.

İnşallah, böyle değerlerimizi yurt dışına kaçırmadan bulup sorumluluk verecek birileri bu ülkede hala vardır. Yoksa sonumuz felaket olur.

DÜŞÜNEN SÖZLER:

İktidarda kalmak değil, itibarda kalmak önemlidir. İsmet İnönü

El, ayağın çalışmasından memnun değilse sorumlu baştır. Gazali

Her memleketin hak ettiği bir hükümet vardır. Joseph Do Maistre

Siz nasıl olursanız, başınıza öyleleri yönetici olur. Hadis-i Şerif

İyi yönetici her şeyi iyi bilen kişi değil, yaptığı işi bilenleri bir araya getirip, onları uyum içinde çalıştırabilen kişidir.

Başını kötü berbere teslim eden, cebinden pamuğu eksik etmesin! ATASÖZÜ