En tepeden en alta, hemen her konuda tepeden tırnağa eğitimsiziz. İstisnamız yok mu?

Elbette var ama ben genel yapımızdan söz ediyorum.

Bugün konumuz orman yangınları.

O nedenle bu yazımda, sadece ve sadece yeşille, ağaçla, doğayla, çevreyle olan ilişkilerimize değineceğim.

Çok sık yazıyor, çok sık dillendiriyorum; çevre konusunda, yeşil konusunda, doğa konusunda eğitilmiyoruz.

Aile içinde de eğitilmiyoruz, okullarımızda da eğitilmiyoruz.

Oysa ‘çevre konusunda verilecek eğitim’; okuma yazma kadar, matematik, tarih, coğrafya kadar, diğer ilimler kadar önemli. Hatta yerine göre, onlardan bile önemli.

Ama bu tür konularda eğitilmediğimiz için; yeşil düşmanıyız, çevre düşmanıyız. Yakılan ormanlar, kesilen ağaçlar; kirletilen denizler, ırmaklar; kurutulan göller o nedenle umurumuzda değil.

Niye değil?

Çünkü eğitimsiziz.

Eğitim olmayınca, görgü olmuyor.

Görgüsüzüz.

Görgü olmayınca, zevk olmuyor.

Zevksiziz.

Zevk olmayınca, çevre umurumuzda olmuyor.

Pisiz.

Pis olunca, çevremizin görüntüsü de, kirliliği de, pisliği de umurumuzda olmuyor.

Ha tozun toprağın içinde olmuşuz, ha beton yığınlarının içinde…

Yani?

Yani ne çekiyorsak eğitimsizliğimiz yüzünden çekiyoruz.

Seçim sandığına attığımız oyu, ‘kağıt parçası’ sanıyoruz.

Eğitimsiz olduğumuz için seçmesini; ya da seçtiklerimizi, niye seçtiğimizi bilmiyoruz.

Onun için bu durumdayız.

Onun için yerlerde sürünüyoruz.

Onun için Türkiye, yangın yeri.

Ne diyor, 19 yıldır en yetkili makama oturttuğumuz zat?

“ Efendim Türk Hava Kurumu envanterine kayıtlı, yangın söndürme uçağı yok!”

Niye yok?

Her yıl o sayıda ya da bu sayıda; orada ya da burada yanıyor ya da yakılıyor ormanlarımız..

19 yıldır ne yapıyorsunuz?

İktidarda olduğunuz süre içinde her yıl bir uçak alsanız 19 yangın söndürme uçağımız olurdu.

Ne yaptınız bugüne kadar?

Sadece kendi filonuza uçak aldınız.

İşte buna kahroluyor, gerçek yurtseverler.

* * *

Bakın size bir başka şey anlatayım.

Ben kendimi bildim bileli doğaseverim.

Çevreciyim.

Çünkü hem aile içinde, hem okuduğum okullarda bunun eğitimini aldım.

Onun içindir ki, her orman yangını, her kesilen ağaç yüreğimi dağlar.

Manavgat Ormanları yanmaya başladığı günden bu yana televizyon karşısında gözyaşı döküyorum.

Öyle ya da böyle; bu ormanların yanmasının temelinde insan faktörü var.

Tüm içtenliğimle söylüyorum; herhangi bir ormanın yanmasında zerrece vebalim olsa; inanın o an oracıkta intihar ederim.

Evet intihar ederim.

Biz bunun eğitimini, böyle gördük, böyle aldık.

Böyle yetiştirildik.

Bir tutkudur, bir sevdadır yeşil, benim ve benim gibi düşünenler için.

Onun için içimiz yanıyor, yüreğimiz kanıyor.

Böyle bir şeydir işte eğitim.