“Büyük babadan toruna”

Birçok meslek dalında yılların ustaları, yetiştirecek çırak bulamadıklarından dert yanıyor. Teknolojiye ayak uyduramayan, geleceği belirsiz mesleklerde benzer sorunlar yaşanıyor. Mesleki eğitimin usta- çırak uygulamasından ayrılması; yeni sistemin henüz rayına oturmaması sorunların yaşanmasına neden oluyor.

El becerisi gerektiren mesleklerde aynı ailede kuşaktan kuşağa aktarabilen kaç ustamız var? Sohbet ettiğim, fotograflarını çektiğim ustalarımız babalarının yanında veya babalarının uygun gördüğü ustaların yanında mesleklerini öğrenmişler. Ustaları genelde aile büyükleri; aileden biri sayılabilecek yakınları.

Kendi mesleğini torunun torununa aktarabilen sadece bir ustamızla karşılaştım: İskilip ilçemizde Zobarlar, aile mesleği olan keser yapımını beş kuşaktır sürdürebiliyor! Keser üretiminde ülke genelinde marka olmuşlar. Bıçak gibi evlerimizde kullandığımız çeşitli aletleri üretiyorlar. Bilginin mesleki birikimlerin kuşaktan kuşağa aktarılması övgüye değer. Tüketiciler bir ürünü satın alırken ona güven verebilecek markaları, ustaları tercih ediyor.

Büyüklerimizin dilinden düşürmediği sözler vardı: “Ucuz mal alacak kadar zengin değilim”

Sanayileşme, kısa sürede çok fazla sayıda yapılan üretim; tüketicinin alışkanlıklarını kısa sürede değiştirdi. İlk darbeyi küçük esnaf olarak bilinen terziler, çömlekçiler, bakırcılar, kalaycılar, saraçlar, nalbantlar yedi. Binlerce yıldır kuşaktan kuşağa aktarılan meslekler yok olmaya başladı.

Çırak bulamayan meslek vardı. Diğer taraftan kendi çocuklarını kendi mesleklerinden uzak tutan ustalarımız da var.

Yaşanan olumsuzluklara rağmen ustalarımızın yanlarında gençleri görebiliyoruz. Bakırcılar, kalaycılar arastasında mesleği bırakan ustalarımızın yanında bu meslekleri yapmaya çalışan ustalarımız var.

Sungurlu’da sadece bir ustamız demircilik mesleğini sürdürüyor. Demir tavlamak için kullandığı ocağın hemen yanında bizleri doğrudan ilgilendiren atasözü gibi değerli iki dize var: “Demir tava geldi, kömür tükendi. Akıl başa geldi, ömür tükendi.”

Yusuf ustamız, mesleğini babasından öğrenmiş. Geleneklere uygun olarak demiri işlenecek, bir başka deyimle dövülecek sıcaklığa kadar ocakta ısıtıyor. El emeğiyle istenilen şekle geldiğinde dayanıklılığını artırabilmek için su veriyor. Zor meslek, mesleki bilginin yanı sıra yılların birikimiyle işlerini yapıyor.

Onun için en büyük gurur baba mesleğini oğlu Efe’ye öğretmiş olmak. Tamir gerektiren el aletleri, tarım makineleri, onların parçaları tamir ediliyor. Gerektiğinde usta elinden çıkmış yenileriyle değiştiriliyor.

Baba Yusuf Usta ve oğlu Efe…

Yusuf Usta, Sungurlu’da demircilik mesleğini sürdürüyor.