Dört gün üst üste, bilinçli ya da bilinçsiz, Türkçemize vurduğumuz darbeleri ve dilimizin değerini bilmediğimizi anlattım.

Devam ediyorum.

Gözümüzün önünde, pek çok değerimiz elimizden kayıp, gidiyor, hiçbir şey yap(a)mıyoruz.

Dilimiz de kayıp gidiyor.

Öyle ifadelerle, (peş peşe yinelenen) öyle yanıtlarla, öyle sözcüklerle karşılaşıyorum ki, saçımı başımı yoluyorum.

Kısa tümceler kurarak, tümceleri sözcüklere indirgeyerek, aynı sözcüğü peş peşe yineleyerek, cehaletini örtebileceğini sanan bir nesil türedi.

Şunu demek, sözü, içinde giderek boğulmaya başladığımız, şu açmazımıza getirmek istiyorum.

Türedi nesil, bir “aynen” tutturdu, aldı başını gidiyor.

Niye?

Çünkü düşünmekten, düşünerek yanıt vermekten kurtarıyor kendini.

Çünkü o da, hepimiz de biliyoruz ki; bu sözcük, "Bu konuyu, şu an düşünecek durumda değilim…”in eş anlamlısı. Yapılan araştırmalara göre iletişimimizin yüzde 85’ini, bu kavram oluşturuyor artık…

Örnek mi?

İşte örnek(ler)…

-Başkanlık sistemi, Türkiye’nin önünü açtı, çağ atlattı ülkeye…

-He valla aynen…

-Dünya devi olmanın koşulu, savaşmaktır. Sabah namazını, Şam’da Emevi Camii’nde kılmalıydık.

-Aynen…

-İktidar, Trabzon’a şampiyonluk sözü vermiş; hakemler, o nedenle Trabzon aleyhine düdük çal(a)mıyor.

-Aynen…

-Aslında Mustafa Kemal, Çanakkale’de hiç olmamış. Dahası, 'Kurtuluş Savaşı' diye de bir şey olmamış…

-Aynen…

-Tayyip, dünya lideridir

-Aynen

Aynen, aynen, aynen…

… …

Sözün özü, evrim geçirtildi aynen’e; aynen, “nokta” oldu… “Bitti” oldu…

“Lafı fazla uzatma” oldu.

“Tamam bu kadar” oldu, kırk yıllık “aynen”…

* * *

Sadece “aynen mi”?

“Hayırlısı” sözcüğü de aynı şekilde, benzeri anlayışla kullanılır oldu.

Dinin kutsal değerlerinin hayatın belirsizliklerine yanıt olarak uygulandığını gösterir, bir başka kavram daha var mıdır bilemiyorum…

-Nükleer santral riskli diyorlar.

-Hayırlısı…

-‘MB faizi düşürür’ diyorlar.

-Hakkımızda hayırlısı…

-Ekmeğe zam gelmiş.

-Her şeyin hayırlısı…

-Koalisyon olsun mu?

-Hayırlısı neyse o olsun.

-Farkında mısın, kutsal bir değeri kullanarak, hem düşünme zahmetinden hem de eleştirilme riskinden kurtarıyorsun kendini… Bu kavramı kullandığın sürece ne Einstein’a, ne Graham Bell’e ne de Apple’a ihtiyacın var.

-Hayırlısı be gülüm.

* * *

Bitti mi?

Hayır!

Bir de “sıkıntı var” sözcüğü, delirtiyor beni.

-Madende göçük olmuş.

-Sıkıntı yok, her şey kontrol altında.

-İnşaat asansörü düşmüş.

-Sıkıntı yok, her şey bilgimiz dâhilinde.

-Canlı bombaların ülkenin dört bir yanında eylemlerde bulunacakları söyleniyor.

-Sıkıntı yok, hallederler.

-Bu yıl turizmin dibe vuracağı söyleniyor.

-Sıkıntı olmaz, çözerler…

-Yahu en büyük müşterilerimiz Rusların, Almanların gelmeyeceği söyleniyor.

-Sıkıntı olmaz, başkaları gelir…

* * *

Dahası var.

Tekrar eden takıları nedeniyle dil bilgisi kurallarına uymayan ve ses açısından "takırtıya" dönüşen bir de "Tabii ki de" sözcüğü var.

-Messi, Ronaldo'dan çok daha iyi futbolcudur.

-Tabi ki de…

-Süper güç olduk.

-Tabi ki de…

-Komşularla sıfır sorun yaşıyoruz.

-Tabi ki de…

-Cuma namazını Emevi Cami’sinde kılabilirmişiz!

-Tabi ki de…

* * *

Biraz daha yorulup (!) bir iki sözcüğü yan yana getirip, yineleyerek kullananlar da var.

Örneğin, “Yapacak bir şey yok!” tümcesi!

-Madende 301 kişi ölmüş.

-Yapacak bir şey yok…

-Büyük ülkeler, nükleeri yasaklıyor, biz yapıyoruz…

-Yapacak bir şey yok…

-Bir gün aklın başına gelince, yapacak çok şey olduğunu anlarsın.

-Yapacak bir şey yok be gözüm…

* * *

Düşünerek bir şeyi değiştiremeyeceğine inanan insanların sıklıkla kullandığı bir deyiş(!) de

“Bence de öyle!” yanıtı.

-‘Dolar yükselir’ diyorlar.

-Valla bence de öyle…

-Benzine zam gelebilir diye düşünüyorum.

-He valla bence de öyle…

-Yolsuzluk, hırsızlık yok diyorlar…

-He valla bence de öyle…

- Ama bence yolsuzluğun daniskası var.

- He valla bence de öyle…

* * *

Söyleyecek hiçbir şeyi olmayan insanın, imdadına yetişen bir başka joker kavram da; “kesinlikle…”

-Koalisyon iyidir diyorlar.

-Kesinlikle…

-‘Koalisyon başarısızlık getirir’ diyorlar.

-Kesinlikle…

-Koalisyon konusunda herkes farklı düşünüyor.

-Kesinlikle…

-Avrupa, bizi kıskanıyor.

-Kesinlikle…

* * *

Sürekli açılıp kapanan bir şey olarak bildiğimiz bir kavramımız vardı; “kısmet…”

Ona da evrim geçirtildi.

… …

-İşsizlik rakamları bu yıl düşer mi?

- Kısmet…

-Maaşlara zam gelir mi, ne dersin?

-Kısmet…

-Hukuk sistemimiz düzelir mi?

-Kısmet…

-Ekonomi düzelir mi, ne dersin?

-Kısmet…

-Hay ben senin kısmetine!

-Kısmet…