Avrupa Parlamentosu (AP) tarafından Avrupa Birliğine (AB) aday ülkeler için her yıl bir rapor hazırlanmakta, genel kurulda kabul edilirse yayınlanmaktadır.

Türkiye için 1998 yılından bu yana her yıl “Türkiye Raporu” adıyla yayınlanmaktadır.

Son yayınlanan “2021 Türkiye Raporu”, AP Genel Kurulu’nda 7 Haziran 2022 günü kabul edildi. Hem de büyük bir çoğunlukla…

Yani 448 ‘Evet’, 67 ‘Hayır’, 107 ‘Çekimser’ oyla...

***

Elbette her yıl olduğu gibi Türkiye için yine ağır ifadeler kullanıldı.

İşte Türkiye için kullanılan ifadeler:

-Hukukun üstünlüğü ve temel haklarla ilgi duyulan endişeler, Türkiye’nin katılım sürecini etkilemektedir.

-Türkiye’deki mevcut ekonomik durum kaygı vericidir.

-AİHM kararları uygulanmıyor, uyulması gerekir.

-İfade ve gösteri özgürlüğü ile gazetecileri engelleyen tedbirler endişe vericidir.

-4’üncü ve 5’inci yargı paketleri ana endişeleri gideremeyecektir. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı gibi alanlarda endişeler sürmektedir.

-Anayasa Mahkemesi’ne hak ihlalleriyle ilgili açılan davalar artmaktadır. Bundan endişe duyulmaktadır.

-% 7’ye indirilen seçim barajı hala yüksektir.

-“Sığınmacı karşıtı söylemler” endişe vericidir.

-Kıbrıs müzakereleri yeniden başlamalı. Ama Türk tarafı iki devletli çözüm önerisinden vazgeçmelidir.

-Gereken reformlar konusunda siyasi irade yoktur.

-Merkez Bankası ve Türkiye istatistik Kurumu gibi kurumlara müdahale ediliyor. Bu kurumların bağımsızlığı AB üyeliği için vazgeçilmezdir.

-Üyelik müzakereleri resmen askıya alınmalıdır.

-Suriye ve Irak topraklarındaki askeri operasyonları kınıyoruz.

-Rus sermaye ve yatırımları için sığınak olmak bırakılmalıdır.

Ve raporda “Türkiye, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine iyi niyetle yaklaşmalıdır” denildi.

Ve de Türkiye “Ermeni Soykırımını tanımalıdır” denildi.

***

Türkiye’den verilen cevaplar ise:

“Rapor önyargılıdır, gerçeklikten kopuktur. Kabul etmiyor ve reddediyoruz” denildi.

“Türkiye’yi sığ bir bakış açısıyla değerlendiren bu rapor AP’nin gerçeklerden kopuk, ideolojik ve yanlı tutumunun yeni bir örneğidir” denildi.

Ve “Bizim AB’den beklentimiz:

-Katılım sürecinin canlandırılmasıdır.

-Vize serbestisidir.

-Diyaloğun hızlandırılmasıdır.

-Gümrük Birliği’nin güncellenmesi müzakerelerinin başlatılmasıdır.

-Terörle mücadele işbirliğinin artırılmasıdır.

-Göç işbirliği kapsamında, özellikle Gönüllü İnsani Kabul Planı’nın hayata geçirilmesidir” denildi.

***

Elbette AP raporunda kabul edilemez görülen bu kararlar, adeta iktidarların her yıl yaşadığı bir kâbus olmuştur.

Ve de elbette Türkiye için, bu eleştiriler ve endişeler ağır olmuştur. Ama yapılan bu tespitler, eleştiriler ve endişeler 1998'den bu yana hazırlanan her raporda yer almış, ülkenin resmi verilerine göre düzenlenmiş ve de yıllık olarak değerlendirilmiştir.

Ve de her bir rapor bir öncekini aratacak ölçüde ağır olmuştur.

Ama 1998'den bu yana asla dikkate alınmamıştır.

Ülke içine yönelik bir hamasetle “kabul etmiyoruz, reddediyoruz” denilmiştir.

Öncelikle bu hamaset, bu meydan okuma bırakılmalıdır.

Bu tribünlere seslenme dili bırakılmalıdır.

Çetin Altan'ın dediği gibi, artık “Türk'ün Türk'e propagandası” dili terk edilmelidir.

Çünkü Avrupa'nın Türkiye ile ilgili, Türkiye’ye yönelik birçok kararı olmuştur. Yani bu kararlar yeni değildir.

Elbette tüm bu raporlarda Avrupa'nın samimi olup olmadığı da tartışılabilir.

Çünkü Batı, Türkiye'de tüm darbeleri ve tüm olağanüstü dönemleri açık açık desteklemiştir.

Çünkü Batı, Türkiye’yi rahatsız eden tüm terör örgütlerini destekler bir görüntü vermiş ve vermektedir.

Peki, Avrupa Parlamentosu (AP) tarafından neden bu ağır eleştiriler yapılmaktadır?