Hz. Ömer, İran’daki adil yönetimi bilen şahı bu durumdan haberdar etmek için çareler arar. Bir yolunu bulup Âdil Nûşirevan’a bir name ile durumu bildirir. O zamanın İran kanunlarına göre zoraki biri diğerinin malını-canını gasp ederse cezası meydanlarda hırsızı, soyguncuyu, suçluyu kesin ispattan sonra idamdır.
Nûşirevan öz oğlunu, suçu sabit olduğundan İran’ın halk meydanında idam ettirir ve Hz. Ömer ve arkadaşının atlarını iade eder.
Zaman geçer, İslamiyet kainatı aydınlatır. Hz. Ömer Halife, Amr B. As ta Mısır’a Müslümanlara vali olur. Amr İb. As Mısır’daki görevi sırasında haksız yere bir Yahudi’nin arsasına el koyar. Yahudi herşeyi göze alarak adil Halife Hz. Ömer’e durumu arzetmek için 3 bin-3 bin 500 kilometrelik yolu aşar ve Medine’ye gelir. Durumu Hz. Ömer’e arzeder. Hz. Ömer bu Yahudi’nin bu kadar yolu yürüyerek Medine’ye gelmesine çok üzülür. Adamın haklılığına kanaat getirir ve yerden bir tuğla parçası alıp bir cümle yazar. Götür bunu valiye ver der. Adam bundan birşey anlamaz. Yahudi bunca yolu boşa geldik eyvah gibi ard düşünceye sapar. Ama yine de tuğlayı götürür ve Mısır valisi Amr. B. As’a verir. Tuğlayı eline alıp yazıyı okuyunca sapsarı kesilir ve bacaklarının bağı çözülür. Yere yığılır. Tuğlada şunu yazmış Hz. Ömer; “Ya Amr Ben Nûşirevan’dan daha adilim”.
Açılımı; “Ya Amr, hatırla şu zamanki İran’da, İran şahının oğlu atlarımızı gasp etmiş, bizi de zindana attırmıştı. Adil Nûşirevan, zalim öz oğlunu idam ile cezalandırmıştı. Bu Yahudi’nin haksız yere aldığın arsasını iade et, yoksa elini keserim” demek istemişti.
Bazıları bu cezayı ağır bulabilir. Bu konuyu iyi takip edenler makalenin başında sosyal huzurun ve barışın teminatı uygulanan adil yönetimdir. Adı altında ifade etmiş. Hz. Muhammed S.A.V.in “Kızım Fatıma da olsa elini kesirim” sözünü yazmıştım. Bu haksızlığın, zulmün önlenmesi için emredilen ilahi bir emirdir. Allah kuluna asla zulmetmez. Ama hiç kimsenin hakkını haksız olarak kimseye yedirtmez.
Dünyada yaşayan her insan adaletli, doğru, dürüst, çalışkan, gayretli olmak zorundadır. Adalet dünya nizamının sigortasıdır. Adil olmayanlar geçici bir fayda temin ettiklerine kanıp kendi bindikleri dalı kestiklerinin farkında değildirler. O zulüm halkası asla yere düşmez. Döner dolaşır haksızın boynuna geçer. Bu haksızlık sadece insanlara karşı değil, doğaya da yapılıyor. Dedesinin işlediği suçun cezasını torunu çekiyor. Kesilen ağaçlar yağmurun mıknatısıdırlar. Yağmuru çekerler. Bir ağaç 20-25 senede yetişmez, dolayısıyla o ağaç yetişinceye kadar o belde insanı yağmur hususunda sıkıntı çekebilir. Bu ise tabiata karşı yapılan adaletsizliğin bir sonucudur.
Aslında israf ta zulüm ve haksızlıktır. Nimetleri har vurup harman savuranlar o nimetlerin yokluğunda onun kıymetini ve hatalarını anlarlar. Ama nafile, boştur. Adil olarak yaşayanlar sadece bu dünyada mutlu olmazlar, ahirette de sonsuz nimetlere ulaşacaklardır. Adaletsizlik yapanlar bunun cezasını sadece bu dünyada değil, ahirette de çok çetin cezalara çarptırılırlar. Ebu Hureyre R.A.dan R.SAV. efendimiz buyurdular ki, “Yedi sınıf insan vardır ki, yarın mahşerin çetin günlerinde ulu Allah’ın gölgesi dışında gölgenin olmadığı, güneşin insanların başlarına bir karış yaklaştığı zamanda onlar o gölgenin altında gölgeleneceklerdir. Bunlar şunlardır:
1.Adil devlet reisi: Halkına adil davranan, eşit yöneten, nimetleri eşit paylaştıran yöneticiler. Bunlar 3 kişilik bir aile reisinden tutup, bir milleti yöneten bütün amirler, memurlar, yönetici olanları kapsar. Yani, köleden Reisicumhur’a kadar adil olanlardır. “Hepiniz çobansınız, emri altınızdakilerden sorulacaksınız” hadisi bunu anlatır.
SÜRECEK