Ulu Allah şeytanı huzurundan kovdu. Lanetledi. Şeytan da “Benim lanetime sebep olan insanoğlunu Allah’ın ebedi saadetinden mahrum etmek için kıyamete kadar çalışacağım” dedi.
Ulu Allah “Senin bütün kötülüklerini kullarıma bildireceğim ve kullarımı seninle imtihan edeceğim. Uymayanları, tevbe edenleri, senin şerrinden, bana sığınanları rahmetimle af edeceğim” buyurdu. Sonra Ulu Allah Hz. Adem’i ve Hz. Havva’yı cennete koydu. Hz. Adem ve Havva annemiz cennette kendilerine yasak edilen meyveyi yediler. Bu dünyaya çıkarıldılar. Uzun yıllar sürgünde kaldılar. Sonra affedilip, buluşup birleştiler. Böylece insan nesli çoğaldı. O gün bugün şeytan insanın iki büyük düşmanından biridir. Birisi nefis, ikincisi şeytandır. Uyanık olup şeytana uymamalı, şayet uymuşsak tevbe etmeliyiz.
İşte insana yapılan ve hasetin sebep olduğu ilk yıkım şeytanın Hz. Adem’e yaptığı yıkımdır.
Hasetin sebep olduğu ikinci yıkım; Kabil’in Habil’e yaptığı yıkımdır:
Kur’an’da Maide Suresi 27. ayette anlatılan Habil-Kabil olayı da bir hasetin yıkımıdır. Şöyle ki; Hz. Adem’in her batında iki çocuğu oluyor. Biri kız, biri oğlan. O zamanın şeriatında insanların çoğalabilmesi için her erkek kendisi ile doğan kızı değil, başka erkek kardeşle doğan kızla evlenebiliyordu. Böylece kendisi ile doğanla değil, diğer kardeşle doğanlarla çapraz evlenebiliyordu. Örneğin, Ahmet ile Hatice (ikiz), Mehmet ile Fatma (ikiz), Ahmet-Hatice ile, Mehmet-Fatma ile evlenebiliyor. Habil ve Kabil Hz. Adem’in iki oğlu. Bir de bunların ikizleri var. Kabil bu kurala itiraz ediyor. Kendisi ile doğan kızı almak istiyor. Halbuki Habil’le doğan kızı alması lazım. Şeytan Kabil’in kafasına girdi ve illa da kendi ikizi ile evlenmekte ısrar etti. Hz. Adem A.S. babaları araya girdiyse de fayda etmedi. Kabil, Habil’i öldürerek ortadan kaldırmak istedi ve öyle yaptı. Ölüyü gömmeyi bilmiyordu. Şaşırdı. Gökte iki karganın kavga edip, birinin diğerini öldürdüğünü ve yeri eşip gömdüğünü gördü. Kabil, öldürdüğü kardeşinin cesedini toprağa gömdü. Şeytanla işbirliği yapan Kabil, Allah korusun haksız yere adam öldürenlerin piri oldu. Ve sonu viran oldu. Ahirette de ebedi azabı haketti.
İşte kardeşini haksız yere öldüren Kabil, bu işi kardeşi Habil’e olan hasetinden yaptı. (Maide Suresi, 27. Ayet)
Tefsircilerin beyanına göre, Kabil şeytanın peşine düştü. Babası Adem A.S.dan kaçtı. Basra’ya, ordan Yemen’e gitmiş ve orada ateşe tapmaya başlamış. Dinden imandan çıkmış ve kendisini mahvetmiştir ki, işte hasetin sonu budur.
İslam tarihinde ayetle hatta koskoca bir sure (Yusuf suresi) olan Hz. Yusuf’a kardeşlerinin haseti sonucu yapılan zulümler de hasetin eseridir. Olay malumdur. Kur’an’da Yusuf suresinde (kıssa) genişçe anlatılmaktadır. Özetlersek, Hz. Yakup Filistin’de Kenan ilinde bir peygamberdir. 12 erkek çocuğu var. 10 tane bir anadan, 2 tanesi bir anadan, Yusuf ve Bünyamin. Hz. Yakup evlatları içinde en küçüğü olan Yusuf‘ta ileride peygamber olabileceğine dair olağanüstü beşaret (müjdeler) görüyor ve Yusuf’u korumaya alıyor. Kardeşleri özellikle 10 kardeş bunu çekemeyip Yusuf’u ortadan kaldırmaya karar veriyorlar. Babalarından müsaade alarak dağa geziye götürüyorlar. Orada gömleğini çıkarıp Hz. Yusuf’u kuyuya atıyorlar. Sonra kuyudan çıkarıp Mısır’a giden kervancılara (köle ticareti yapanlara) satıyorlar. Bir kurt vurup Yusuf’un gömleğini kurdun kanına batırıp babalarına Yusuf’u kurtların yediğini söylüyorlar. Hz. Yakup durumun vahametini, dehşetini anlıyor. Yusuf’umu yediğini söylediğiniz kurt sizlerden merhametli imiş. Yusuf’umu sözüm ona yemiş parçalamış ta gömleğini yırtmamış bile diyerek evlatlarının yalanını onlara anlatmış oluyor.
SÜRECEK