Bu hususta birçok sürgünlere maruz kalıyorlar. Her zaman soykırıma uğramışlar. Dünyaya acımasız ekonomik zulüm uygulamışlar ve bunun bedelini canları ile ödemişler ve hala da bu sapık-çarpık düşünceden vazgeçmemişlerdir. Mısır sürgünü, Firavun’un yüzbinlerce Yahudiyi ve çocukların öldürmesi, Babil Kralı Buhtünnasırın yüzbinlerce Yahudiyi Filistin’de esir edip Babil’de köle yapması, Hz. Davut’un sayesinde kurtulmaları, sonra İspanya’dan sürgün hatta 500 zengin Yahudi’nin İstanbul’a gelmesi, Hitler’in ikinci dünya savaşında tahminen milyondan fazla Yahudi’yi fırınlarda yakmas vs. bunlar tarihte insanların gözleri önünde olan gerçeklerdir. Netice İsrail zihniyetinin özü şudur; “Allah Yahudileri kendisi, diğer insanların tamamını da Yahudiler için yaratmıştır. Yani diğer insanlar İsraillilerin kölesidir. Kölenin bir hakkı yoktur. Herşey sahibinindir” anlayışına dayalı bir sistemdir. Hiçbir zaman Yahudilerin sayıları dünyada 25 milyonu geçmemiş, ama maddeye dayalı bir sistem uyguladıklarından dünya ekonomisinin lokomotifi yöneticisi onlar olmuşlardır. Yahudi neslinden gelmeyen hiçkimse Yahudi olamazlar. Onun için sayıları çoğalamaz.
Şu yazımızda Hz Musa’yı, Firavun’u, Karun’u ve İsraillilerin tarihsel serüvenlerini kısaca Mevlana Hazretlerinin Mesnevi’sini ayet ve hadisleri, İslami bakış açısından anlattık. Maksat hikmetleri görüp ibret almaktır. Yoksa boşa zaman harcamak değildir.
RESULALLAH S.A. VESELLEMİN ŞEFEATLARI VE BÜYÜK ŞEFEAT-ŞEFEATİ UZMANLARI
Şefeat, en geniş anlamıyla Allah rızası için birinin diğerine aracılık yoluyla yardımcı olmaı.
Lügat olara, mahşerde günahlarının bağışlanması için başta R.SAV. olmak üzere yüce Allah’ın izni, müsaadesi ile müminlerin dünyadaki iman ve güzel amelleri gözönüne alınarak yüce peygamberin ümmetinin günahlarlarına yaptığı bir aracılık himmetle af edilmelerine vesiledir. Şefeata layık ve müstehak olabilmek için şefeat ehlinin başta yüce Allah cc. sonra Hz. Muhammed SAV.in hoşnutluğunu kazanmak, insanları şefeata götüren ve bildirilen işleri yapmak gerekir. Başta peygamberimiz olmak üzere, diğer peygamberler, şehitler, yüksek arif alimler, ilmiyle amil hafızlar, anne-baba-ebeveynler, günahları dökülmüş halde yaşayan Haccı Mebrur kabul olunmuş hac sahibi hacılar vs. gibi yüce kişilerin şefeat edecekleri hadislerle bildirilmiştir.
Şefeata dair çok güçlü sahih (doğru) hadisi şerifler olduğu gibi, zayıf hadisler de vardır. İslam fıkhında hukukunda zayıf hadislerle amel edilir ama inanç esaslarından değildir. Bir de aklen insanları aracılara sevkeder, tembelleştirir, gayretini azaltır. Başkasından ümit var olur ve kendi yapması lazım geleni yapmaz, erteler ve yine bazı ayetlerin ve hadislerin yorumundan kaynaklanan bir düşünce yüzde bir de olsa şefeati inkar eden alimler vardır. Ama ehli sünnet vel cemaat denilen genel kurala göre şefaat ve kabir azabı vardır. İnkarı insanı dinden çıkarmaz amma bidat ehli İslam’ın kendi içinde yolunu yanılmış sayılırlar. Özellikle aşağıda genişçe anlatılacağı üzere R.SAV.in şefeatleri kesindir. Bu konuda kesinlik ifade eden hadisler vardır. Birçok ayette de Allah’ın izni olmadan kimsenin kimseye şefeat edemeyeceği “Yeşfen ındenü illa biiznih” Ayetel kürside belirtilmiş. Demek ki manayı muhalifi yüce Allah’ın izni ile şefeat vardır. Zira ayetlerin en büyük açıklayıcısı Hz. Muhammed SAV.dir. O ne derse doğrudur. Sureyi necimde “Vema yentıku anilheva inhüva illa vahyün yüha” O Hz. Muhammed SAV. kendiliğinden birşey söylemez. Ancak Allah’ın bildirmesi, vahiy ile konuşur buyuruluyor. Esas olan budur. Gerisi giylü gal yani boş laftır.
SÜRECEK