Bu arada Karun olayı çok meşhurdur. Kur’an’da Kasas 76 ve Ankebüt 39. ayetlerde ve diğer yerlerde Karun’un şanı şöhreti malı ve yerin onu nasıl yuttuğundan söz eden ayetlerdir. Teberniken (Allah rızası için) Karun’un olayını kısaca arzedeyim.
Ayetlerde bilindiğne göre ve Mevlana’nın Mesnevi 10. cilt 10468. beyitte belirtildiği ve açıklandığı şekliyle; tefsirlerde anlatılan durum; Karun en zengin kişi idi. Kimisi Hz. Musa’nın amcası oğlu kimisi arkadaşı, kimisi de Firavun’un aykın dostu olarak bildirir. Gerçek olan ulu Allah’ın Karun’a sıyalamayacak kadar mal, mülk ve sonsuz zenginlik verdiği. Onun da una şımardığı, insanları sinek gibi görüp ezip geçtiği. Malını aklı ile elde ettiğini ve inkarcılardan olduğu bilinmektedir. Olayın sonunda ifade edileceği gibi, aklına, zenginliğine, güzelliğine, makamına, mevkisine, saltanatına güvenenlerin ve dünyaya haşa ben yarattım dercesine şımaranların saltanatının nasıl felaket oludğunu anlatan binlerce örnekten biri belki de en ilgi çekici olan bir olaydır.
Karun Hz. Musa’nın kavminden anlatıldığı malının hesabını bilmeyen bir zengin kişi idi. Önceleri çok fakir iken müthiş bir akıl, (teknolojik mucitt, o zamana göre) geceyi gündüz katarak çalışan Allah’ın da kahrından isteyemeyeceği kadar mal verdiği kibirli, hasetçi, kendini beğenmiş bir kişi idi. Tarihi teberide Karun’la ilgili 50 sene önce şöyle bir hikaye okumuştum. Karun önceleri çiftçilikle uğraşırmış. Bir gün tarlasında bir karpuz, kavun (bostan) çiğidi buluyor. Onu dikiyor ve o çiğitten çoğaltılarak ekilen bostan, karpuz, kavun bahçeleri kuruyor .Bu sayede zenginliğe ilk adımı böyle atıyor. Hatta satın alamayan fakir halk Karun’un bahçelerine hücum ediyor. O da bahçelerini kale gibi sur çine alıyor. Bu durumun bilgisi saraya Firavun’a ulaşıyor. Firavun Karun’un bahçelerine el koyuyor. O zamanın adalet meclisine dava açıyor. Neticede Firavun’a tek cümle söylüyor. Ben kimsenin malını çalmadım. Çalıştım, çabaladım. Aklımın ve çalışmamın sayesinde (Allah’ın verdiği gerçeğini katmıyor) kazandım diyor. Çalışan kazanır ama herkes zengin olamaz. Kazancın senin değildir. Rızkın senindir. Bu gerçekleri unutmamak gerekir. Mısır adalet meclisine ve Firavun’a şu sözü yazıp veriyor. “Dünya bir kulplu kazan bir tarafından tut da sen de kazan”. Bu söz sayesinde bahçeleri geri veriliyor ve sarayla-Firavun’la dost oluyor ve Hz. Musa AS.e karşı Firavun’a yardımcı oluyor.
Neticede; o kadar zenginleşiyor ki, ayette “Letenüübilusbe” 12 katar deve kasalarının anahtarlarını taşır haldeydi. Bir kadar 12x12=144 at veya deve adamın hazinelerinin anahtarlarını taşıyor. Caddeye çıktığı zaman caddelerde kimse olmuyor. Çünkü caddeyi Karun’un adamları dolduruyor. Adamın tahtını 400 köle taşıyor. Taht üzerinde caddelere çıkıyor. Herkesi kendine imrendiriyor. Kendine sorulduğunda da bu zenginliği haşa Allah’ın değil kendi aklı ile elde ettiğini söylüyor ve inkar edici (Allah veriyorsa niye sadece bana veriyor. Size niye vermiyor. Bu benim kendi gücüm gibi hezeyanlar savuruyor.) Böylece dünyaya nam salıyor.
Rivayete göre önceleri Müslüman ikenben bu kadar zengin ve güçlü olduğum halde neden peygamberlik bana değil de Musa’ya geldi diye hasedinden (R.SAV.e de aynısı olmuştur. Neden bir yetime peygamberlik geliyor da Mekke’nin eşrafına gelmiyor demişlerdir) ve zekatı inkar ettiğinden dinden çıkmış ve bütün gücünü Hz. Musa’nın hasmı düşmanı olarak harcamıştır. Fakat neticede Alah onu ve malını yerin dibine geçirmiştir. Nasıl mı?
SÜRECEK