İşte Firavun ve onun avenesi şeytanı hilelerle, İsraillileri Mısır meydanına topluyorlar.
Firavun gülümseyen yüzü ile halka göründü. Haşa, “Ey kullarım, bugün, bu gece bu meydanda ne varsa hepsi sizindir. Alın, götürün, yeyin, için, eğlenin” vs. diye bağırıyor ve bağıttırıyordu. İçin için bu gece bu meydanda yatın bu size haşa Tanrınız Firavun’un ziyafetidir diyordu. Zavallı halk da biz burada bir gece değil bir ay burada kalırız. Ailelerimize dönmeyiz diye cevaben bağırıyorlardı.
Firavun, Hz. Musa’nın ana rahmin edüşmesini böylece hile ve mekir (tuzak7 ile önlemeye çalışırken, sanki ulu Allah’a tuzak kuruyordu. “Ve mekerü ve mekerallah, vallahü hayrül makiriyn” Enfal suresinde “Onlar Allah’a tuzak kurduklarını sanıyorlar. Allah onların tuzaklarını alt-üst eder. Kendi kurdukları tuzaklara kendileri tutulurlar” buyuruyor.
Firavun ve avanesi bu tuzaklar içindeyken Firavun’un sarayında bakın ne oluyor. “Allah dilerse yılanın zehrini bal yapar” Firavun’un hazinedarı olan İmran da o akşam şenliklerden sonra şehre geldi. Cimran Firavun’un sadık adamlarından ve hazinedarı idi. Bilahare doğacak olan Hz. Musa’nın da babası olacak kişi.”
Firavun İmran’a önemle tembih etti. “Ey İmran bu gece sen de burada yat. Evine gitme. Ve zevcenle buluşma” dedi. İmran, “ben senin sarayında yatarım, evime gitmem. Ailemle buluşmam” dedi. Vakıa İmran beni İsrail dendi. Ama Firavun’un çok sevdiği sadık adamı idi. Öyle olmasa hazinedarı yapar mı. Buna rağmen İmran beni İsraildendi. Ana rahmine bu gece düşecek olan çocuk ta Beni İsrail soyundan olacaktı. Firavun bunu bildiğinden İmran’ın da bu gece meydanda yatmasını ve evine gitmemesini istemişti. Firavun yatak odasına gitti. İmran da sarayda evine gitmedi. Bir odada yattı. Bak Allah’ın işine ki o gece Hz. Musa’nın anasının, İmran’ın karısının kalbine ateş gibi yanan bir arzu düştü. Tehammül edemedi. Gece yarısı Firavun sarayına kocası İmran’ın yattığı odaya gitti. Çünkü İmran’a da aynı ateş düşmüştü. İmran hanımına “nasıl geldin, bu kadar zaptiyelerden geçtin” dedi. O da “Allah’ın sevki kazası ile geldim” dedi. Ölüm pahasına da olsa bütün yasaklara rağmen hanımı ile o gece birleşti ve Hz. Musa AS. Ana rahmin düştü. (Firavun’un meydandaki çabası boşa gitti) yürekten karı koca anlaştılar. Çünkü kelleleri söz konusu idi. İkisi de bunun Allah’tan olduğunu biliyorlardı. İleride bu birleşmenin alameti ortaya çıkar, sakın evinden dışarı çıkma. Halini gizle, aman ha aman diye hanımını uyardı ve ayrıldılar.
Bu arada gece yarısı geçmişti. Meydandan yüksek sesler, çığlıklar, bağırış çığrışmalar ayyuka çıkıyordu. Firavun bu sesin gürültüsünün şiddeti ile uyandı. Vezirlerini kizirlerini çağırdı. Nedir bu gürültü dedi. Onlar da efendim halk çok memnun da eğleniyorlar dediler. Fakat Hz. Musa ana rahmine düştü, Firavun da kalbine korku endişe ve şüphe düştü. Uykusu kaçtı. Sanalı kadınlar gibi sarayın salonlarında dolaşmaya başladı. Firavun İmran’ı kaldırdı. Gürültünün sebebini sordu. İmran gürültünün sebebini biliyordu. “Her peygamber ana rahmine düşünce onun yıldızı da gökte zuhur eder ve parlamaya başlardı.” Mesnevi beyit 8619.
Müneccimler gökte doğan yıldızı görmüşler ve Firavun’un tacını yıkacak olan Hz. Musa’nın ana rahmine düştüğünü anlamışlar, feryatü figanlarının sebebi bu imiş.
SÜRECEK