ŞEYTAN KUR’AN OKUYANDAN KAÇAR, ŞEYTANLAŞMIŞ
İNSANLAR İSE KUR’AN’I KERİM KİTABINI ÇALIP SATAR

Allah dilerse Hz. İsa gibi babasız da insan yaratır. Hz. Musa’yı da babasız dünyaya getirir, veyahut erkekleri ömür boyu hanımlarından ayıramazsın. Bu olay Firavun akıllılarının her şeyi akıl ve madde bazında görmelerinden kaynaklanıyor. Maneviyatı yok sayıyorlar. Fakat burada bir gerçeği açıklayalım. (Cenab-ı Hakkın kudret ve azametine bakın ki şu kainatta bilinenler bilinmeyenlerin yanında sadece bir yıldız gibi azmış. İnsanların hatası, bilinenlerden hareketle bilinmeyeni keşfetmek için çalışma yerine, bilinmeyeni inkar cihetine gitmeleridir. Bundan yüz sene, hatta 50 sene evvel ne televizyon, ne internet, ne bilgisayar vs. hiçbiri yoktu. Daha neler ortaya çıkacak.)
İşte Firavun aklının zabunluğu bu gün bize acayip gelebilir, ama 8 bin yıl öncesini düşünürsek daha mantıklı olabiliriz. Yapılan ilan ve kapı kapı dolaşarak insanları Mısır’ın meydanına topladılar. Kanun şu idi ki, vakitli vakitsiz firavunun yüzünü kimse göremez. Şayet tesadüf ederse hemen yere kapanırlardı. Korumalar firavunun geçeceği yolları açar ve insanlar yüzlerini secdeye kapanır gibi yere yatar veya duvara dönerlerdi. Çünkü Firavuna bakanların başına türlü belaların geleceğine inanılırdı. Böylece bu yasak kaldırılıyor. Maksat erkekleri kadınlarından ayırarak onların birleşmesini önlemek ve Hz. Musa’nın ana rahmine düşmesine mani olmaktı. İnsanlarda yasaklara karşı şiddetli bir arzu vardır. İşte Firavunu görmek onun haşa kutsal elinden nimetler almak ziyafetine katılmak onlar için cennete girmek gibi bir şey.
İsrail oğulları hileye aldandılar ve o gece Mısır meydanını doldurdular. Sanki bayram gibi süslendiler, püslendiler, meydana koştular. Çünkü Firavunun hilesinden haberleri yoktu.
Hz. Mevlana burada oraya bir anekdot sokuyor. Moğol İmparatoru Hülagu’nun hilesini söylüyor. Hülagu, İran’ı, Irak’ı, Suriye’yi işgal ediyor. Yüzbinlerce insanı katlediyor. Bağdat’ta milyonlarca kitabı Nil’e attırıyor. Yakıyor, yıkıyor. Sanatkarları, alimleri, komutanları, yerli halkın tamamını hile ile camilere toplayıp onların tamamını sürüye giren kurtun koyunları boğup attığı gibi acımasız hile ile öldürüyor.
Mevlana hazretleri, Mesnevi’nin 8583. beyitinde hilekarlıkta insanın şeytanı bile geride bıraktığını söylüyor ve diyor ki;
Seni kurtuluşa ulaştıracak olanların sesini duy ve dinle ki hilekar olan cin ve insan şeytanlarının sesleri kulağını doldurmasın. Şeytan, cin neslinden, dumansız ateşten, insan topraktan yaratılmış. Fakat insanların içinde öyle şeytanlaşmış insanlar vardır ki, Sureyi İsrada bildirildiğine göre “İhvaneşşeyatıyn” onlar şeytanların kardeşleri olan insanlardır diyor ve bunu (savurgan, müsrifler için söylüyor). Şeyh Sadi Şirazi İran’ın büyük alim ve arifidir. Bostan ve gülistan adında çok değerli eserleri vardır. Evliyadan olduğu biliniyor. Ey şeyh, asıl şeytan mı daha çok şeytandır, yoksa şeytanlaşmış insanlar mı daha tehlikeli şeytanlardır diyor ki bakınız, şeytanın en korktuğu iki şey, biri kulun ibadeti, ikincisi o da ibadet Kur’an’dır. Şeytan Kur’an okuyandan jet hızı ile kaçar. Ne gariptir ki şeytanlaşmış insanlar Kur’an-ı Kerim kitabını çalar ve onu satar. Biri Kur’an’dan kaçıyor, birisi onu çalıp parası için satıyor. Şimdi bunların hangisi daha kötü şeytan, kötünün kötüsü.
SÜRECEK