“ZENGİN DE, HÜKÜMDAR DA OLABİLİRSİN,
AMA EĞER ADİL DEĞİLSEN SEN BİR HİÇSİN”
Habbab Bin Eret’e işkence eden Ümmü Emmar’ın sonu
İslam tarihinde Ammar B. Yasir olayı vardır. Çok acıklıdır. Atlara veya develere ayakları bağlanarak, bacakları ayırılarak şehit edilmişlerdir. O zalimler hep belasını bulmuşlardır. Bunlardan birisi de Ümmü Emmar adında müşrike bir kafirdir ki, bu kadın Arabın asil sülalelerinden derebeyi zengin bir kadındır. Habbab B. Eret R.A. bu kadının kölesidir. İslam daima mazlumun, zayıfın, haklının, dürüstün, ahlaklının, dindarın, masumun koruyucusudur. Daima zulmün ve zalimin düşmanı, adaletin kılıcıdır.
Habbab B. Eret de ilk müslümanlardandır. (Köle demek sahibinin malı, satın aldığı canlı malı demektir. O zaman İslam bu sistemi yıkmış, tedricen yavaş yavaş ortadan kaldırmıştır) Sahibesi Habbab hazretlerini imandan döndürmek için olmadık işkenciler yapıyor. Kızgın demirlerle bütün vücudunu oluk oluk su arkı gibi dağlıyor, yakıyordu. İyi olan yaralarına su dökülünce oluk gibi yaranın izinden su akıyordu. Yani etini kemiğine kadar yakmış ve oluk oluk olmuş vücudu sırtında ateşle dağlamadık hiçbir yeri kalmamıştı. R.SAV. efendimiz bu sahabinin haline üzülüyor, kölelikten kurtarılması için çareler arıyordu. (Hz. Bilali Habeşi de böyle iken görülmüştü. Onu da Hz. Ebubekir ağırlığınca para vererek Velit B. Mugire kafirinden satın alıp azat etmişti.)
Neticede bu işkenceleri yaptıran hain ve zalim kadın Ümmü Emmar’a ulu Allah bir dert verdi ki, başını ağrıdan kaldıramıyor, gözlerini açamıyor, sancıdan kıvranıyordu. Tabibler saçlarını kesip sıcak demirlere başının dağlanması ile ağrılarının azalacağını söylediler. Habbab hazretlerini de köle olduğundan bu işe görevlendirdiler. Habbab hazretleri kendisine korkunç işkenceyi yapan bu kadına kızdırdığı demirle (yani kendisine işkence için kızdırılan demirle) kadının başını dağlıyordu. Kafası tutuşuyor, su döküyorlar. Kadın hala sıcak iyi geliyor dağlayın diyordu. Bu şekilde ızdırap içinde masum insanlara yaptığı işkence şekli ile feryadü figan içerisinde geberip gitmiştir. (Hiç unutmamak lazımdır, adamın birisi yazın dükkanı önünde otururken koca sinekleri tutar, arkalarından iğneyi batırır, onların vızıltısı ile eğlenirmiş. O zavallı sinek ne çekiyor bilmezmiş. Bir gün bir iftiraya uğruyor. İdama mahkum oluyor. Sonradan karar kazığa oturtularak infaz edilecek şekline dönüştürülüyor. Adam bu karara gülüyor. Soruyorlar, ağlaman gerekirken neye gülüyorsun? Diyor ki, güleriz ağlanacak halimize. Ben işlemediğim bir suçtan idama mahkum oldum. İşlediğim suç ile de infaz ediliyorum, diyerek olayı anlatıyor. Suç ve zulüm yerde kalmaz.
Hz. Ömer R.A. hilafeti zamanında bir ganimet taksiminde sahabeyi kiram kuyruk olmuş, sıralarını bekliyorlardı. Mesnevi’de anlatıldığına göre, Ebu Süfyan memleketin ileri gelenlerinden, ömrü R.SAV.le mücadele ile geçmiş. Uhut, Hendek vs savaşlarda Mekke ordularının başkomutanlığını yapmış, Mekke’nin fethinde İslamiyeti kabul ederek Müslüman olmuş, bürokrat bir kişi idi ki, Muaviye’nin de babasıdır.
Ebu Süfyan da ganimet kuyruğunda, tabii ki kuyrukta beklemek zoruna gidiyor. Ama halife adil Ömer taksimat yapıyor. Ebu Süfyan gerilerden geliyor. Habbab B. Eret’in önüne geçiyor. Ganimet sırası da Hz. Habbab’a gelmiş. Olaya Hz. Ömer müdahale ederek adil olduğunu ispat edercesine, Ebu Süfyan’a hitaben, “Zengin olabilirsin. Yüksek seviyede bürokrat olabilirsin. Hükümdar da olabilirsin, ama adil değilsin. Adil olmayan hiçtir” diyor.
SÜRECEK