Aksakallı dedenin suratı, bazı teorilere göre, iyi kalpli bir kişinin veya temsilcisinin suratı olabilirmiş.

Rüyalara giren aksakallının suratının aynı olması, ancak söylediklerinin farklı olması da insanlara duymak istediği şeyleri söylemesi ile bağlantılıdır bence.

Hayatımız hep rüya olmadığına göre…

Gerçeklerdeki aksakallılara bakalım biraz; ne sevecen suratları, ne iyi kalpleri var.

Ayrıca kendilerinden başka hiç kimsenin de temsilcisi değiller.

Mustafa Kemal Atatürk; “Efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat uygarlık tarikatıdır. Uygarlığın buyurduğu ve istediğini yapmak insan olmak için yeterlidir” derken bu günlerin geleceğini görmüş olmalı.

Şimdi ne görüyoruz memleketimizde?

Maalesef ülkemiz şeyhler, dervişler ve müritler memleketi haline gelmiş.

Televizyonlara çıkıp nasıl yaşayacağımıza karar veriyorlar.

Ve onların çizgileri dışına çıkanları ayıpla, günah işlemekle suçluyorlar.

Cennetle kandırıp kendilerine bağlı müritler ordusu kuruyorlar.

Kartopu gibi büyümelerine, okullara, kurumlara hatta ordumuzun içine girmelerine ise ülkeyi yönetenler göz yumuyor.

Hayallerini, umutlarını, geleceklerini tarikatlara bağlayanlar, ringde dayak yiyen boksör gibi “beni döven kim” diye düşünmeden yumruk yiyor, devriliyor, tekrar inanıyor.

Nedir memleketimdeki bu rezalet?

Devlete bağlı organlar en iyi şekilde çalışıyor derken kendileri de inanıyorlar mı? Bu organlar neden bu tarikatlar karşısında çalışmıyor?

Tekkelerin, zaviyelerin adı değişti sadece.

Yani hiçbir şey değişmedi

Yalnız şimdiki şeyhler müritlerine, fakir yaşadıklarında cennetin kapılarının açılacağını müjdelerken, kendileri saraylarındaki tahtlarında yayıla yayıla oturup, seçtikleri müritleri(!) ile tatile çıkıp jet skilere biniyorlar.

Açın gözünüzü açın!

Geleceğiniz bu din tüccarlarının ellerinden arasından kayıp gitmesin.

Siz talep etmezseniz onlar da tutunamayacaklardır.

Her Gününüz Güzel Olsun.