Bilindiği üzere 6102 sayılı (Yeni) Türk Ticaret Kanunu uzun bir hazırlık döneminden sonra 13.01.2011 tarihinde TBMM’de kabul edilerek 14.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış ve 1 Temmuz 2012 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.

(Yeni ) Türk Ticaret Kanunu (TTK) kurgusu ve hükümleri itibariyle özellikle şirketlerin tüzel kişiliklerini ve şirket menfaatlerini ön planda tutan; sorumluluklar, haklar, müeyyideler, uygulamada teknolojik gelişmelere uygunluk çabaları ile günümüz ihtiyaçlarına cevap vermeyi amaçlayan bir Kanun’dur. Özellikle Kanun’un “Ticaret Şirketleri” başlıklı ikinci kitabı reform niteliğinde değişiklikler içermektedir.

Ticaret şirketlerinde kurumsallaşmanın ve bu kapsamda şirket içi tanımlanmış yasal bürokrasinin oluşturulması amacını bu yeniliklerden birisi olarak tespit etmek gerekir. Bu kapsamda Kanun’da özelikle anonim ve limited şirketlerin hazırlamak zorunda oldukları iç yönergeler, şirket faaliyetlerinin çalışma usul ve esaslarının kurumsal çerçevede icrasına yönelik ihdas edilmiş düzenlemelerdir.

Bilindiği üzere Türk Ticaret Kanunu’na göre anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil edilir. Yönetim kurulu her yıl üyeleri arasından bir başkan ve bulunmadığı zamanlarda ona vekâlet etmek üzere, en az bir başkan vekili seçer. Esas sözleşmede, başkanın ve başkan vekilinin veya bunlardan birinin, genel kurul tarafından seçilmesi de öngörülebilmektedir. 

Yönetim kurulu, işlerin gidişini izlemek, kendisine sunulacak konularda rapor hazırlamak, kararlarını uygulatmak veya iç denetim  amacıyla içlerinde yönetim kurulu üyelerinin de bulunabileceği komiteler ve komisyonlar kurabilir (TTK md. 366).

TTK’nın 367. maddesine göre anonim şirketlerde yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre,

- Yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir.

- Bu iç yönerge şirketin yönetimini düzenler; bunun için gerekli olan görevleri tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler.

- Yönetim kurulu, istem üzerine pay sahiplerini ve korunmaya değer menfaatlerini ikna edici bir biçimde ortaya koyan alacaklıları, bu iç yönerge hakkında yazılı olarak bilgilendirir.

Yönetim, devredilmediği takdirde, yönetim kurulunun tüm üyelerine aittir.

Görüleceği üzere yönetimin devrinde mutlaka şirket esas sözleşmesinde buna izin veren bir hüküm bulunmalıdır. Şirket esas sözleşmesine istinaden yönetimin devri için ayrıca yönetim kurulu tarafından hazırlanıp kabul edilen bir organizasyon (teşkilat) yönergesinin bulunması da gerekmektedir.

Ticaret Kanunu’na göre organizasyon (teşkilat) yönergesinin tescili ve ilanı zorunlu değildir. Ancak yönetim kurulu, istem üzerine pay sahiplerini ve korunmaya değer menfaatlerini ikna edici bir biçimde ortaya koyan alacaklıları, bu iç yönerge hakkında, yazılı olarak bilgilendirmek zorundadır. Bu bilgilendirmenin yapılmamış olması özellikle ticari ihtilafların şirket aleyhine sonuçlanmasına neden olabilir.

TTK’nın 375. maddesinde, şirket yönetim teşkilatının belirlenmesi; yönetimle görevli kişilerin, özellikle kanunlara, esas sözleşmeye, iç yönergelere ve yönetim kurulunun yazılı talimatlarına uygun hareket edip etmediklerinin üst gözetimi, yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Dolayısıyla yöneticilerin, hazırlanan organizasyon (teşkilat) yönergesine uygun hareket etmelerinin sağlanması görevi yönetim kurulunun sorumluluğu altındadır. Bu nedenle şirket yöneticilerinin iç yönergeye aykırı yetki kullanımından kaynaklanan zararların telafisinin bu yöneticilerle birlikte yönetim kurulundan talep edilmesi söz konusu olabilecektir.

TTK’da limited şirketlerde de (organizasyon) teşkilat yönergesinin hazırlanıp hazırlanmayacağı hususu açık değildir.

TTK’nın 623. maddesine göre limited şirketlerde şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirketin, sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir. En azından bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekir. Müdürler, kanunla veya şirket sözleşmesi ile genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bu kararları yürütmeye yetkilidirler.

Kanun’un 625. maddesinde ise müdürlerin, kanunların ve şirket sözleşmesinin genel kurula görev ve yetki vermediği bütün konularda görevli ve yetkili olduğu belirtilmiştir. Aynı maddede, şirketin üst düzeyde yönetilmesi ve yönetimi ve gerekli talimatların verilmesi; kanun ve şirket sözleşmesi çerçevesinde şirket yönetim örgütünün belirlenmesi; şirket yönetiminin bazı bölümleri kendilerine devredilmiş bulunan kişilerin, kanunlara, şirket sözleşmesine, iç tüzüklere ve talimatlara uygun hareket edip etmediklerinin gözetimi (anonim şirket yönetim kurulunun yetkilerini düzenleyen hükümlere paralel olarak) müdürlerin devredilemez görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.

Kanun’un 629. maddesinde ise müdürlerin temsil yetkilerinin kapsamına, yetkinin sınırlandırılmasına, imzaya yetkili olanların belirlenmesine, imza şekli ile bunların tescil ve ilanına bu Kanun’un anonim şirketlere ilişkin ilgili hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağı belirtilmiştir.

TTK’nın yukarıda yer verilen hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, limited şirketlerde de (organizasyon) teşkilat yönergesinin oluşturulması zorunludur.