12 bin 820 kilometre kare yüz ölçümüne sahip bir şehrin vatandaşıyım ben.

İçerisinde yaşayan 530 bin insandan biriyim.

Kısıtlı imkânlar doğrultusunda hayatımı bu şehirde devam ettirirken, futbola olan ilgim de Çorumspor’un usta ayakları Namık, Remzi, Şaban, Salih, Halit, Selahattin, Cemil gibi futbolcuları izlerken başladı.

Bana futbolu sevdiren, Kırmızı-Siyah renkleri hafızama kazıyan, memleket takımının önemini anlatan, 10-15’li yaşlarda Dr.Turhan Kılıçcıoğlu Stadyumu’nun kırılan duvarından tek gözle maçı izlememe neden olan bu yukarıda ismini saydığım ağabeylerdir.

Allah onlardan razı olsun.

Bizim nesle (m kuşağı sanırım) çok güzel bir Çorumspor izlettirdiler.

6 yıllık ergenlik dönemimde sokak serseriliğini bırakıp tribünde “Şampiyon Çorumspor” sloganları attığım için de kendimi şanslı hissediyorum.

Amigo Hasan ağabeyin esprileri, rahmetli Mehmet Ali ağabeyin de küfürleri cabası!

Yıllar yılları kovaladı.

Aylar günleri sakladı.

Günler saatlerde takılı kaldı derken,

Bir baktık bizim neslin gözbebeği Çorumspor amatöre kadar düşmüş.

İşte o günden sonra Çorum’da futbola olan ilgi de azaldı.

Ta ki, Fatih Özcan isminde bir iş adamının Çorum Belediyespor’a talip olup, insanlara umut aşıladığı güne kadar.

Çorum Belediyespor isminin önce Yeni Çorumspor, daha sonra da Çorum FK olması ile birlikte kahvehanelerde, lokantalarda, çay bahçelerinde vs… Çorum futbolu yeniden konuşulmaya başlandı.

Hatta 3.Lig’de gelen şampiyonluktan sonra şaka gibi ama Çorum FK’nın Süper Lig’e çıkacağı bile dillenmeye, dillendirilmeye başlandı.

Bunlara vesile olan da Fatih Özcan’dı!

İlk 3 yılında da hem taraftar nezdinde, hem de basın nezdinde gereken övgüyü fazlasıyla aldı.

Hatta Samsun’dan, Kocaeli’nden futbola gönül vermiş insanlar bile kendi sayfalarında Fatih Özcan’ın başarısından övgü dolu sözlerle bahsetti.

Bu sezon başında ise “Kafayı şampiyonlukla bozdum, rotamız kupa, bu şehre şampiyonluk kupasını getireceğim, gerekirse 9 hoca değiştirip bu takımı şampiyon yapacağım” söylemleri ile taraftarın heyecanını ikiye katladı.

Her ne kadar sezon içerisinde “Sizlere Süper Lig hayalini ben kurdurdum. Ben olmasam bu hayalleriniz olmazdı” diyerek kibir taşını çatlatsa da ben dâhil, birçok taraftar Fatih Özcan’ın Çorum FK’yı şampiyon yapacağına inanmıştı.

Ama gelinen noktada ne şampiyonluk kaldı, ne süper lig hayali, ne de bir başkan kaldı.

Geriye sadece klavyelerden süzülen “Allah belanı versin başkan” ve “Elin Antalyalısı” içerikli bahane nameleri kaldı.

Yani binlerce insanın gönül verdiği Çorum FK’nın bitiş noktası bu iki cümleden ibaret oldu.

Diz kapağı, kol dirseği, omurilik soğanı, kalça kemiği ile gülerler adama.

Aylar önce planlanan eylemin basit cümlelerin arkasına sığınarak değil de, daha farklı stratejilerle uygulanması en makul olanıydı.

Mesut Özil ve farklı şirketler tarafından kulübün devri konusu ayyuka çıkarken, bugün itibariyle kulübün içinde bulunduğu durum oldukça vahim bir hale gelmiştir.

Fatih Özcan’ın atadığı isimler ile ikinci yarı da Çorum FK’nın mücadelesi kaldığı yerden devam edecek.

Ama ne eski taraftarlar tribünde, ne de kalan futbolcuların 3 puan kazanmak adına verdiği mücadele sahada olacaktır.

Tıpkı, 2012-2013 sezonunda Orhangazispor deplasmanında ikinci yarıya başlayan Çorumspor gibi!

Umarım sonu Çorumspor gibi bitmez!

Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler…