Reyhanlı’daki vahametin boyutu kuşkusuz ölen insan sayısı ile orantılı değil. Ama, sayı da az değil. En üzücü yanı resmi açıklamaların doğru olmadığı, ölen insan sayısının daha da çok olduğu yönündeki iddialar. Her ne ise. Bir vatandaşımızın dahi, bırakın ölmesini, burnu bile kanasa hepimizi üzer. Ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar, yakınlarına başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimizden başka elimizden gelen bir şey yok.

 

Ancak, Hükümetin ve Devletin elbette yapması gereken çok iş var. Olay maşallah o kadar hızlı aydınlatıldı ki, hemen herkes bu hızdan şüphe duyar oldu. Olayın üzerinden 24 saat geçmeden, örgüt, failler, ne varsa açıklandı.

 

Haklı olarak insanlar soruyor. Bu kadar hızlı sonuca ulaşan istihbarat ve güvenlik güçleri koca koca minibüslerle gelen bombaları nasıl haber alamamış. Doğrusu bu durum, insanın kafasında soru işareti yaratıyor. Doğruysa ki, temennimiz budur, emniyetimizi de istihbaratımızı da, tüm Devlet yetkililerini de kutlamak lazım.

 

Demek ki istendiğinde oluyor, haydin şu yakın zamanlarda meydana gelmiş bir sürü aydınlatılamamış olayları da aydınlatın.

 

Reyhanlı haberlerine medyada yayın yasağı konulması kanaatimce sürece faydadan çok zarar veriyor. O zaman insanlar fısıltı haberlerine inanıyor.  Oysa halkın gözü önünde ve şeffaf olsa daha yararlı olur.

 

Aklı başında, sağduyu sahibi yazarlar -ki bunların çoğu yandaş olmadığından televizyonlarda çok boy gösteremezler- Güneydoğu sınırımızda bir güvenlik zafiyeti olduğunu ısrarla vurguluyorlardı. Adım adım Suriye’deki savaşa taraf olacağımız söyleniyordu. Öyle de güzel Barış sürecine odaklanmıştık ki, olayların yönü ve cephesi değişti.

 

Bu arada, bu ülkenin silahlı kuvvetleri yok mu Allah aşkına! Sınır güvenliği vb. konularda birkaç cümle açıklama yapamaz mı? İran, Irak ve Suriye ile Güneydoğu’daki sınırımız toplam 1855 km. Sanırım bu kadar uzunluktaki sınır güvenliği Allah’a emanet. İsteyen giriyor, isteyen çıkıyor.

 

Ortadoğu yıllanmış bir barut fıçısı. Bir patlarsa sonu gelmez. Yılların birikmiş çoğu kez de kabullenilmiş etnik ve dini sorunları kaşınırsa, her taraf kan gölüne döner. Ortadoğu’da yıllardır yere yer savaşlar elbette vardı. Belki de bu savaşların dışında kalmayı başarmış tek ülke biz idik. Ama şimdi ateşin tam ortasındayız. Hiçbir komşumuzla dost değiliz. Çok değil, birkaç sene önce komşularımızla sıfır sorun derken, bugün sorun olmayan komşumuz yok.

 

Umarım Devlet yetkililerimiz dış politikamızı gözden geçirir, ülkemiz, özellikle Güneydoğu insanı daha fazla zarar görmeden çözüme kavuşturur.