Çok sevdiğim bu atasözüne gönderme yaparak şu dörtlüğü yazmıştım.
Hak için Hak’tan yanayım, şaşmam adaletten,
Her türlü bela vız gelir, kaçmam melanetten,
İlahi adalet nasıl olsa tecelli edecek bir gün,
Ha cennet, ha cehennem, korkmam kıyametten….(Mehmet Özata)
Prusya Kralı Büyük Frederik yazlık sarayının yakınındaki bir değirmenin çıkardığı gürültüden rahatsız olur. William Gravenitz adlı değirmenciye haber yollayarak bu değirmeni kendisine satmasını ister. Değirmenci isteği reddeder. Söylentiye göre Büyük Frederik bunun üzerine köpürür:
- Bu adam benim o değirmeni tek kuruş vermeden elinden alabileceğimi bilmiyor mu?
Değirmenci bu öfke üzerine: - “Elbette alabilir”, der;”Eğer Berlin’de yüksek mahkeme olmasaydı... Bu efsane dillere:
- “Berlin’de hâkimler var”, deyişiyle yerleşmiş...
İnşa’Allah, biz de gün gelir, “Ankara’da hakimler var…” diyebiliriz.
Üç mühendislik öğrencisi, insan bedenini nasıl bir Allah’ın tasarlamış olabileceğini tartışmaktadır.
Birincisi, “Allah, bir makine mühendisi olmalı” der, “Şu eklemlere bir baksanıza!”
İkincisi; “hayır”, der, “bence Allah bir elektrik mühendisi,” sinir sisteminde binlerce elektrik bağlantısı var çünkü,”
Üçüncüsü, “Yok” der, “bence Allah kesinlikle bir inşaat mühendisidir. Oyun parkının ortasından kanalizasyon borusu geçirmek başka kimin aklına gelir?”
Beethoven, kardeşiyle hiç geçinemezdi. Günün birinde kardeşinin, kendisine yazdığı bir mektubun altını şöyle imzaladığını gördü; “Karl Van Beethoven, Çiftlik sahibi”
O da cevap mektubunu yazdıktan sonra altına şöyle yazdı.
Ludvig Van Beethoven, beyin sahibi”
Ünlü Amerikan mizah yazarı Mark Twain ile Fransız yazarı Paul Bourget yeni tanışmışlardı. Paul Bourget, Mark Twain’i kızdırmak için, Amerika’nın çok kısa bir geçmişi olduğunu hatırlatarak, “Siz Amerika’lılar, yapacak bir işiniz olmayınca oturup atalarınızı düşünseniz, ancak büyükbabanıza kadar soyunuzu sayabilirsiniz.
Mark Twain hemen cevabı yapıştırdı. “Öyledir. Ama bir Fransız da yapacak işi olmayınca babasının kim olduğunu araştırır her halde !”
MUTLULUĞUN SIRRI
Bir gün meydanda toplanan halk Eflatun’u (Platon) görünce şöyle bir soru sorar: “Biz ne zaman mutlu olacağız?”
Eflatun şöyle der, “Ancak Krallar filozof, ya da filozoflar Kral olursa…”
18 Ocak Cumartesi günü saat 14,00’de, Selamiçeşme Özgürlük parkında, Çorum lisesinden arkadaşlarım resim öğretmeni Müjgan Serim Çırpı, Bankacı Ayfer Tatarlı, iş adamı Metin Muci, emekli Savcı Hüseyin Eyüpoğlu (Talaş), Netaş’tan emekli Abdullah Bükülmez, eski Çorum Gençlik Spor şube Müdürü Adnan Bayezit ve akademisyen Cengiz Erdoğan’la buluştuk.
Haldun Karaoğlu, Mehmet Mergen ve Üstün Atalay söz verdikleri halde gelmediler.
Telefonla Avukat Arif Damar, Yaşar Alp, Tiyatro yazarı Tuncer Cücenoğlu, Avukat Adnan Çırakoğlu, Mühendis Sabit Velidedeoğlu, Dr. Mehmet Çağlar ve Gülseren Ercan’ı arayarak muhabbetimize ortak ettik.
1 Şubat Cumartesi günü saat 14,00’de ÇEKVA’da buluşmaya karar verdik.
22 OCAK 2014