KAR ORTAKLIĞI:
İster mal üretimi olsun isterse hizmet üretimi neticede bu üretimi yaratan emek gücünün katkısı inkâr edilemez. İşte burada üretilen mal ve hizmete doğrudan katkı sunanların bu mal ve hizmetlerden yararlanması temelinde oluşturulan kar veya üretim ortaklığı sistemi söz konusu üretimin mütekabiliyetini artırıcı bir uygulama olarak karşımıza çıkar.
Buradaki kar ortaklığı ücretler, vergiler ve tüm olağan genel giderler çıktıktan sonra kalan karın (kazancın) çalışanlar arasında paylaşımıdır.
Bu sistem doğrudan üretime bağlı özendirme uygulamalarının dışında bir uygulamadır ve bu yüzdende iyi ve kabul edilebilir bir ücretin yerini almaz.
Bu uygulama ilk şeklini sanayi devrimi sonrasında göstermiş ve fakat tam uygulanamamıştır 2. Dünya savaşı sonrası enflasyonist baskıların olduğu dönemlerde daha fazla fark edilerek kullanılır olmuştur. Bu yıllardaki kapitalist sistemin yaygınlaşması ile kar ortaklığı dünya ekonomik sistemleri arasında işletmeler açısından daha kullanılabilir görülmüştür. Zira bu uygulama ile çalışanlar, yönetimler ve hissedarlar arasındaki çıkar birliği daha fazla entegre edilebilmiştir.
Temel ücret ödemesi, başarıma göre ücret artışı ve diğer özendirme sistemleri bireysel farklılıkları gözetirken kara (kazanca) ortaklık karşılıklı çıkar esası üzerine yapılanmıştır.
Çalışanlar kendi ödüllerinin işverenlerin ekonomik başarısından etkilendiğini gördükleri sürece bu başarı ile ilgilenmektedir. Yine bu durum sonuçta daha büyük kurumsallaşma ve ekip çalışması eğilimini de artırmaktadır.
Kar ortaklığı sistemini çok uygun yapılanma olarak gören işletmelerin temel dayanağı rekabette oldukları firmaların önüne geçecek çalışma ritmini ve başarımı kazandırdığı inancında olmalarıdır. Bu sistemle profesyonel çalışanlarının güçlü bir isteklendirme ve başarım yarattığına tanık olmuşlardır. Bazen bu yöntemle yarı nitelikli işçiler bile sahiplik duygusu ile sisteme entegre olabilirler çünkü sistemde olmak ile sistemden hariç olmak arasındaki farkın ücretlerine yansıdığını deneyimleyerek görmüşlerdir.
Genel olarak kara ortaklık sistemi çalışanlarına bol ödül ve hatta sosyal olanaklar sunabilme yeterliliği olan yüksek kazançlı ve hızlı büyümüş firmalar için daha kullanışlı olmuştur. Kar marjı düşük yoğun rekabet içindeki firmalar ile küçülmekte olan firmalar için sistemin çok da kullanılabilir olduğu söylenemez zaten.
“her şey yolunda iken bol kazancı paylaşmak kolaydır”
Diğer taraftan kar ortaklığı yönetici ve üst düzey çalışanlar açısından çok daha kabul edilebilir ve uygulanabilir olanaklar sunar, çünkü onların anlık veya vizyoner kararları işletmelerin gelir gider dengeleri ve kazançları üzerinde doğrudan etkilidir. Bu sebeple de yöneticiler çabalarının ödül ile sonuçlanacağı amacını elde tutmak isterler.
Oysa faaliyet aşamasındaki işçilerin kendi eylemleri ile işletme kazancı arasındaki bağlantı her zaman kolay anlaşılır olmaz ve kara ortaklık onlar için daha az çekicidir
Sonuç olarak işletmenin ve yönetimin ihtiyacına göre özendirme ve başarımın artırılması uygulamalarından olan kara veya kazanca ortaklık uygulamaları her aman uygun koşulların varlığına ihtiyaç duyar ve bu uygun koşullarda yine bunu sistemleştirecek kabiliyette olan kişilerin varlığına bağlıdır.