Kimi dostlarımın ve okurlarımın, “Yolyapar’ın yine romantikliği tuttu” dediklerini zaman zaman duyar gibi oluyorum.

Yanlış da değil hani.

Duygusal insanlar, gündemin en can yakıcı olaylarına, en çetrefilli, çıkmaz görünen sorunlarına bile, kendi duygu pencerelerinden bakabiliyorlar ve “romantik” kaçan yaklaşımlar gösterebiliyorlar, çağırılar yapabiliyorlar.

Bizim de içimizde, bitmez tükenmez bir “insan sevgisi” kaynağı var. Ve bu kaynaktan beslenen bir iyimserlik, olumluluk, umut var.

Barış adına, sevgi ve kardeşlik adına sönmeyen bir ışık, habire aydınlatıyor, yüreğimizi, beynimizi, kalemimizi…

Umutsuzluğa asla yer bırakmayacak kadar büyük bir yaşama tutkusu ve sevgi ateşi…

*

Sabah bembeyaz, aydınlık bir Çorum’a uyanınca, adeta bir karabasan gibi üzerimize çöken olumsuzluklar, birdenbire dağılmaya, içimizi dalga dalga iyilikler, güzellikler ve aydınlık bir gelecek umudu kaplamaya başladı.

Hain teröristlerin, acımasızca, alçakça katlettikleri savunmasız 13 insanımızın, rehine kurtarma operasyonunda kaybettiğimiz diğer üç şehidimizin içimizden çıkmayan acıları…

Arkası kesilmeyen kadın cinayetleri, çocuk istismarları, yoldan çıkmış gencecik insanların kan gölüne döndürdükleri kentlerimiz, hâlâ varlığını sürdüren töre cinayetleriyle kirlenen köylerimiz, kasabalarımız…

Siyasetin kutuplaştırıcı, ötekileştirici dili nedeniyle, adeta zorla ayrıştırılmayla çalışılan, gerçekte, huzur içinde, kardeşçe, birlikte yaşamayı tarih boyunca başarabilmiş, Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda omuz omuza savaşmış, etle tırnak gibi bir bütün olarak vatan savunmasına can-baş koymuş aziz şehitlerimizin, gazilerimizin torunları…

Bütün bu olumsuzlukların tek bir ilacı var: Sevgiyle, saygıyla, kardeşlik duygularıyla kucaklaşmak ve daha güzel bir gelecek için hep birlikte çalışmak, çok çalışmak…

*

Vatan, millet, bayrak sevgimizi hiç kimseyle teraziye koymayız elbette.

Bu değerlere kimsenin bizden daha fazla sahip çıktığını kabul etmeyiz.

Atatürk ilkelerine, cumhuriyet değerlerine , ülkemizin bağımsızlığına özgürlüğüne, herkesten çok daha bağlıyız.

İnançlara saygı, en temel yaşam felsefemiz.

Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı her insanımızı bir ve eşit görürüz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin devleti ve milletiyle bölünmez bütünlüğünden asla ödün vermeyiz.

Her şeyi aşarak, tüm insanları “insan” olduğu için severiz.

Teröre bulaşmamış, kadına şiddet, çocuk istismarı gibi aşağılık suçları işlememiş, yüreğinde kötülük taşımayan her insanı, sevgiyle bağrımıza basarız.

Hedefimiz; daha yaşanır bir Çorum, daha yaşanır bir Türkiye, daha yaşanır bir Dünya…

*

İşte bu duygularla, kentimizi tertemiz bir yorgan gibi kaplayan “kar”a anlam yüklemeye çalışıyoruz.

İnsanların yürekleri de dahil, tüm kirliliklerin temizlenmesine vesile olmasını temenni ediyoruz.

Bitsin bu gerilim, ayrışma, kamplaşma!

Terörle mücadele konusunda da, ekonomik güçlüklere göğüs germe adına da, diğer tüm zorluklara karşı vereceğimiz kavgada da, kenetlenelim, elele verelim, tek bir yumruk olalım.

Özetle, farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak görüp, kimseyi kendimize benzetmeye, “tek tip”e dönüştürmeye yeltenmeyelim.

Kar gibi beyaz duygularla, tertemiz bir geleceği hep birlikte inşa edelim.