25 Kasım; “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günüdür!”

Psikiyatri Derneği Genel Merkezi, kadına yönelik şiddeti: “Kamusal ve özel yaşamda fiziksel, cinsel, psikolojik acı ve ıstırap veren, verebilecek olan, cinsiyete dayalı eylem, tehdit ya da keyfi olarak özgürlükten, ekonomik gereksinimlerden yoksun bırakma” olarak tanımlamıştır.

Bu tanımlama insanı: “Geçmişten- bugüne, neler yaşamışız?” Düşüncesine yönlendiriyor…

25 Kasım Tarihi’nin “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü” olarak, ortaya çıkmasının temelinde; 1960 yılında, Dominik Cumhuriyeti’nde, yaşanan Trojılo diktatörlüğüne karşı direnen eşlerini cezaevinde ziyarete giden, “Mirabel Kardeşlerin” tecavüz edilerek, öldürülmeleri yatmaktadır!

Kadın hakları savunucuları, uzun yıllar mücadele vererek, 39 yılın ardından 1999’da BM kararıyla, 25 Kasım’ı: “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak kabul edilmiştir!

Ülke olarak, “Evrensel insan hakları” kararlarının altında imzası olan bir ülkeyiz! Bu kararlar; “İnsanı, kadını, çocuğu, hayvan haklarını koruma bildirgelerini de kapsıyor…” Bu şekli ile yasalarımız pek de geri ve eksik sayılmaz…

Öyleyse; başta kadın- erkek çocuk ve hayvan hakları ihlalleri ve çekilen acıların nedenleri üzerine yeniden yeniden kafa yormamız gerekli!

Özellikle “Kadını” algılama bicimi üzerinden herkesin işine geldiği gibi bir değer oluşturması anlaşılır bu durum değildir! Sorunun öznesi olan “Kadın” ise, kendi kimliğinin ve bireysel hak ve özgürlüklerinin farkındalığından uzak tutulmak istenmektedir. Kadın Sorunu aslında, “İnsan hak ve özgürlüklerinden ayrı bir sorun değildir…”

Nerede bir ‘İnsan Hak ve Özgürlüğü’ sorunu varsa; orada kadın hak ve özgürlüğünden söz edilemez!

KADINIZ BİZ!

Kadınız biz…

Dünya güzeliyiz, yaşama anlam katan,

Dünyayı güzelleştireniz!

Kadınız biz...

Kirpiklerine şiir yazdığınız, gözlerine türkü yaktığınız,

“Çok Sevdim Kıskandım, Öldürdüm" dediğiniz!

Kadınız biz...

Yediveren gülleriyiz, yüreğinin çıngısından tutuşan,

Küllerinden doğan, Zümrüt-ü Anka Kuşuyuz!

Umut da, yaşam da biz, kadınız, kadınız biz!

Şiddetin olmaması için eğitim ve öğretimin koşul olduğunu düşünebiliriz ama bunun da tek başına yeterli olmadığını, araştırmalar ortaya koymuştur. Şiddet gören ve uygulayanın lise ve yüksek öğrenimli olduğunu ortadadır... Yani, uygarlık yalnızca, "öğrenimle" koşut değildir!

Sonuç olarak, şiddet adres sormuyor; eğitimli, eğitimsiz, ilerici, gerici muhafazakâr, devrimci, açık, kapalı her tür sosyal konumdaki kadın-erkek şiddet görüyor ve uygulayabiliyor!

Fiziksel, cinsel, duygusal ve ekonomik ayrımcılığın ve şiddetin azaldığı bir dünya dileğiyle…

KADINI SEV

Kadını sev…

Kirpiklerini, ellerini, uyku sersemliğini,

Islak saçlarını, savuruşunu,

Dolanışını, salınışını,

Dokusunu, kokusunu,

Sev, savruluşunu toparlanışını,

Esirikli hallerini, akıl daneliğini,

Bağırışını,susuşunu

Anaç ,çocuk,çılgın, halini

Aklını, fikrini, istencini

Söz söyle, şiir tadında

Okşa esinti gibi, sar, sarmala

Sev, bağıran, çağıran, canhıraş

Sevgiden umudunu kesmeyen,

Hallerini...

Güzel kadın sevilen kadındır.

Veeeee…

Hiçbir kadına, saçlarını kestiren, erkek olma!