Bu başlık bize ait değil.

Daha doğrusu, bir kişiye ait değil. Pek çok kişi yazıyor, söylüyor, içinden geçiriyor.

İktidar partisi mensupları, belki bıyık altından güleceklerdir; Başbakan Erdoğan’ın yansıttığı “dişimize göre ana muhalefet lideri” imasını anımsayarak.

Oysa hiç öyle değil. Aslında Başbakan Erdoğan da öyle olmadığını biliyor, “dişine durduğu için” Baykal’dan rahatsız oluyor; ama öyle sunmak hesabına uyuyor.

Dikkat ederseniz, bugünlerde “İyi ki Baykal var” diyenler, Baykal’ı zaten lider olarak benimsemiş sosyal demokratlar da değil, daha çok milliyetçi gelenekten gelen, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği ile ilgili ciddi kaygı duyan aydınlar, gerçek liberal demokratlar ve gerçek vatansever muhafazakârlar. Zira, Türkiye Cumhuriyeti’nin, kurucu iradenin belirlediği niteliklerini ve bütünlüğünü koruyarak 100. yılını göremeyeceği endişesini taşıyanların sayısı hızla artıyor. Bu anlamda en sağlam ulusalcı duruşu sergileyen lider olarak görüldüğü için, dışarıda Türkiye ile ilgili kurulan tuzakları, içeride ayrılıkçı entrikaları en iyi O’nun sezinlediği fark edildiği için o söz sıklıkla söylenir oldu.

Cumhuriyet’in kimliğinden Atatürk ilkelerini silmek ve ülkeyi bölüp parçalamak isteyenlerle, gündelik çıkarları için demokrasiyi ve liberalizmi tersinden okuma cambazlığını marifet gibi sunan döneklerin ajandalarında farklı şeyler yazıyor kuşkusuz. Vatanını-milletini sevmekle birlikte, yoğun propaganda bombardımanı altında gerçekleri göremeyen halk yığınlarını da eklediğinizde, “Başından Baykal gitmedikçe CHP iktidar olamaz” söyleminin bu kadar yaygınlık kazanmasına şaşmamanız gerekiyor.

Ama başta da belirttiğimiz gibi, sağ kulvarda da pek çok kişi görmeye başladı, “cumhuriyet değerleri” adına Baykal’ın varlığının ve liderliğinin ne kadar büyük önem taşıdığını, ne kadar yaşamsal olduğunu.

Her insan gibi, her lider gibi elbette Baykal’ın da eleştirebilecek yanlarını bulabilirsiniz. Yeter ki, ulusal bütünlük açısından “dik” duruşunun, objektif biçimde hakkını verme dürüstlüğünü gösterin.

“CHP daha sol politikalar izlemeli” diyenlerin de hakkı vardır kuşkusuz, ancak laik ve demokratik cumhuriyet yere serildiğinde, eski “emperyalist”, yeni “küreselci” güçlerin egemenliğinde, hangi sol politikanın uygulanma şansı bulabileceğini de hesaba katmak gerekmez mi?

Bir yandan halktan yana politikalar izleyip, bir yandan da Türkiye’yi bekleyen tehlikelerin büyüklüğünü halka anlatmak diyorsanız eğer, bize göre Baykal’ın yapmaya çalıştığı tam da budur.

Karşı akıma bütünüyle kendini kaptırmamış sağ görüşlü yurtseverlerin, şimdi biraz daha duyarlılıkla Baykal’ı anlamaya çalıştıkları gerçeği ile karşı karşıya olduğumuzu gözlemlerken yanılıyor olabilir miyiz?

*     *     *

Ankara Çorumlular Birliği yönetimi olarak Sayın Baykal’ı ziyaretimiz son derece yararlı oldu.

Anayasa değişikliği girişimi ile ilgili kaygılarını öylesine samimi biçimde anlattı ki, CHP’ye ve politikalarına en uzak arkadaşımızın bile sanırız tereddüdü kalmadı.

Cumhuriyet’in temel niteliklerine dokunulması, “kuvvetler ayrılığı” prensibinin ortadan kaldırılması, korkulur ki, bu ülkenin sürükleneceği felâketin başlangıç noktası olabilir.

O yüzden, “yapmayın, etmeyin, kimseyi dinlemem bildiğimi okurum demeyin” çağrıları yapıyor Baykal.

Gerçekten de, Cumhuriyet’in geleceğine ilişkin kaygıları, uzlaşma kültürü içinde yok edip, toplumu gerilimlerden uzak bir iklime taşıma zamanı çoktan geldi, geçiyor…

*     *     *

CHP Genel Başkanı, Çorum’u iyi tanıyor ve yakından izliyor. Yolundaki engeller kaldırıldığı takdirde Çorum’un uçuşa geçeceğine inandığını önemle vurguluyor.

Elbette pek çok ortak dostumuz var.

Bekirağa Bölüğü’nü konuşuyoruz, Halil Taşkaldıran’dan sonra Hüseyin Soyutemiz’i de kaybettiğimizden bahsediyoruz, rahmetli Dr. Turhan Kılıçcıoğlu’nu anıyoruz.

Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ile Bahri Savcı’nın aramızdan ayrılıncaya kadar gazetemize yazı yazmış olmalarından duyduğumuz övüncü ifade ediyoruz.

“Bahri Savcı hocamdı” diyor Sayın Baykal, O’nu ne kadar çok sevdiğini söylüyor. Osmancık’ın Çampınar köyünde O’nun adını taşıyan bir okulun bulunduğunu anlatıyoruz.

Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun, adeta vasiyet eder gibi “o fidanlardan bir kısmını ben diktim” dediği büyük parka adının verilmesi yolundaki çabalarımızı ve şimdi o parkın, bu büyük bilim insanının adını taşımakta oluşundan duyduğumuz gururu paylaşıyoruz.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı, dostumuz Mustafa Akaydın’dan, rahmetli babası, Çorum eski Milletvekili Ali Rıza Akaydın’dan söz ediyoruz.

Bütün bunların ötesinde, 45 dakikaya varan bu güzel sohbetin Çorum açısından somut bir kazanımı var ki; Sayın Baykal, Ankara Çorumlular Birliği’ne ve dolayısıyla Çorumluların sosyal-kültürel etkinliklerine destek konusunda “açık çek” veriyor.

Teşekkürler Sayın Baykal.

Lobiler çağında Çorum’un bu önemli eksikliğini gidermek üzere, bu doğrultuda elimizden geleni yapmak üzere yola çıktık.

Bize güç verdiniz.

Eksik olmayın. Varolun, sağolun.