Neresinden ele alınsa bu çağda mantıkla bağdaşmayan bir 18 maddelik Anayasa taslağı, geçtiğimiz günlerde milletvekillerinin kavga dövüşü ile sabahlara kadar mesai yapılarak, Meclisten 330’un üzerinde oyla geçirilip, referanduma hazırlandı.

Rejim değil, sistem değiştiriliyormuş.

Çözülemeyen ülke sorunları bu anayasanın kabulü ile, bir çırpıda çözülecekmiş. (Çok da kötümser olmayalım. Belki bir sihirli değnekleri vardır!..)

Aklımızla alay etmek değil de nedir bu?..

Yapılan anketlere, araştırmalara göre, halkın % 70’i bu anayasanın içeriğinden habersiz. Bu bile iyimser bir rakam. Bu durumda oylama sonucundan ne hayır bekleyelim!..

Meclise sunarken imzalayan AKP milletvekilleri de boş kağıdı imzalamadı mı? Halk içeriği bilmiyormuş, çok mu?

Başbakanımız Binali Yıldırım her fırsatta “itaat et, rahat et” der. Kendi gibi.

İşte fiili olarak Başkanlığı getirecek olan, Anayasa değişiklik taslağının da özü bu söze dayanıyor.

Temel zihniyet, biat kültürü.

İstenen, tek kişiye itaat.

Anayasa taslağı maddelerinden bir kaçı:

-Cumhurbaşkanı partili olunca elbet partililerini kollayacak, kendisine oy vermemiş olanların da verdiği vergilerden aldığı maaşla, onlar da itaate zorlanacak.

-Yasama, yürütme, yargı Cumhurbaşkanına bağlanıyor. Onun ağzının içine bakılacak. Gel de itaat etme...

-Milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkarılacak. Hiç bir işlevleri olmasa da taraftarlar gönüllenmiş olacak. Ülke bütçesine ayrı bir yük gelecekmiş, hiç önemli değil..

-Cumhurbaşkanının yüce divana gönderilebilmesi meclisteki milletvekillerinin üçte iki çoğunluğu, yani 400 milletvekili ile mümkün olacak. Onu da yok sayabiliriz...

-Ya milletvekili yaşının 25’ten 18’e indirilmesine ne demeli.

Yukarıdaki maddeleri okudukça anladım da, bir bu maddeyi pek anlayamadım. Daha eğitimini tamamlamamış, bir meslek sahibi olmamış, askerliğini yapmamış, hayat tecrübesi sıfır denebilecek bu gençlerden nasıl bir beklenti olabilir? Biri anlatsa da anlasak.

Tamam 18 madde olan bu anayasa taslağının bu birkaç maddesi bile, Dünyada çoğu parlamenter sisteme dönmüş ve dönmekte olan çağdaş ülkelerden ne kadar uzağa düştüğümüzün göstergesi değil mi?

Aklımızı başımıza toplamamız gerek. Bir küçücük evet veya hayır sözcüğü kaderimizi belirleyecek.

Atatürk’ümüz ve arkadaşlarının binbir güçlükle kurduğu laik, demokratik cumhuriyetimizi kolay harcamamalıyız. Onların zamanında tavan yapmış ülke itibarımızı tekrar  kazanmak için onların gösterdiği akıl, bilim, çağdaşlık yoluna tekrar girmek zorundayız.

Öncelikle böyle bir Anayasa taslağına hayır diyerek elbette.

Yoksa eğitimin müfredatından Atatürk’ü çıkararak değil.